Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4806
Karar No: 2020/5210
Karar Tarihi: 19.11.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4806 Esas 2020/5210 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, davacı kefilin imzaladığı bononun davacıya ait olmadığının tespiti istemiyle açılmıştır. Davalı banka ise bono borcunun ödenmemesi nedeniyle takip edildiğini ve davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. İlk kararda dava kabul edilmiş ancak Yargıtay tarafından bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılamada, borcun ödenmesi için protokol düzenlendiği ve davanın davalı tarafından ödendiği tespit edilmiştir. Bu nedenle dava konusuz kalmıştır. Ancak, yargılama harç ve giderlerinin davacı tarafından ödenmesine karar verilmiştir. Mahkeme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kanun Maddeleri: Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu.
11. Hukuk Dairesi         2020/4806 E.  ,  2020/5210 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 14.12.2018 tarih ve 2018/825-2018/1244 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, dava dışı asıl borçlu Bilmar Finansal Kiralama A.Ş. ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davacının kefil sıfatı ile imzaladığını, davaya konu bononun imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, kullanılan kredi borcunun ödenmesine rağmen bononun takibe konulduğunu ileri sürerek, bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, imzalanan genel kredi sözleşmesine dayalı kullanılan kredi borcu ödenmediğinden hesabın kat edildiğini ve tahsil edildiğinde borçtan mahsup edilmek üzere davaya konu bononun takibe konulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece verilen davanın kabulü kararı, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/14380 esas ve 2018/1971 karar sayılı, 10.04.2018 tarihli ilamı ile davalı vekilinin bir sonraki bent kapsamı dışındaki itirazları reddedilmiş, ikinci bentte “Dava, menfi tespit isteğine ilişkindir. Menfi tespit davalarında hukuki durum davanın açıldığı tarih itibariyle değerlendirilir. Hükme esas alınan protokol dava tarihinden sonra düzenlenmiş ve protokol uyarınca ödemeler borçlu tarafından yerine getirilmesi nedeniyle borç sona ermiştir. Mahkemenin bu yöndeki kabulü yerindedir. Ancak dava tarihinden sonra dava konusuz kaldığından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu borcun ödenmesi için dava tarihinden sonra protokol düzenlendiği, protokol uyarınca ödemelerin borçlu tarafından yerine getirilmesi nedeniyle borcun sona erdiği, dava tarihinden sonra davanın davalı tarafça ödeme yapılmış olması nedeniyle dava konusuz kaldığı, dava açarken başlangıçtaki haklılık durumuna göre, davacı lehine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmetmek gerektiği gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Konusuz kalma nedeniyle esas hakkında karar verilmeyen hükümlerde yargılama gideri dava tarihindeki haklılık durumuna göre gözetilir. Somut uyuşmazlıkta dava tarihi itibariyle davacının imzasını havi kambiyo senedinin dayanağını teşkil eden asıl borç ilişkisinde davalı alacağının halen devam ettiği ve dava tarihinden sonra, davacı yanında fer"i müdahil Bilmar Finansal Kiralama A.Ş. tarafından yapılan ödeme nedeniyle davanın konusuz kaldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumdan davalının dava tarihi itibarıyla haklı olduğu gözetilerek yargılama harç ve giderlerinden davacının sorumlu tutulması gerekirken hatalı değerlendirme ile davalı aleyhine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi