9. Hukuk Dairesi 2021/280 E. , 2021/3868 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalıya ait işyerinde 05.05.2008 tarihinden, davalı tarafından iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 16.08.2010 tarihine kadar aralıksız çalışan müvekkilinin sigortasının gösterilmediğini, davalının maaşları düzenli olarak ödemediğini, son aylarda eksik yada aksatarak ödediğini, yada hiç ödemediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının kendi isteği ve rızası ile iş sözleşmesini 16.08.2010 tarihinde verdiği dilekçeyle ve devamında işe gelmeyerek sonlandırdığını, şirkette yaşanan ekonomik bunalım ve ödeme dengesizliği sebebiyle 2010 yılı Şubat ayından itibaren maaşların düzensiz, eksik yada fazla ödendiğini, zira para kazanıldıkça işçilere devamlı ödeme yapıldığını, istifa ederek iş ilişkisini sonlandıran davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin haksız ve yersiz olduğunu, fazla çalışma yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk karar davalı temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2016 tarih ve 2016/24158 esas - 2016/26149 karar sayılı dosyası ile incelenmiş ve “...Somut olayda davacının ıslah dilekçesinin davalıya 30.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ıslaha karşı 30.01.2015 tarihi itibariyle süresinde zamanaşımı def"inde bulunduğu anlaşılmasına göre mahkemece ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def"i değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilerek devam edilen yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Somut olayda, dava dilekçesinde davacının en son 1.050,00 TL maaş aldığı, davalının maaşları düzenli olarak ödemediği, son aylarda eksik yada aksatarak ödediğini, yada hiç ödemediği, davacının Mart ayından 492,00 TL, Mayıs ve Temmuz aylarından tam maaş, Ağustos ayının 16 sına kadar 525,00 TL ücret alacağı bulunduğu beyan edilerek 2.900,00 TL ücret alacağı talep edilmiştir.Bozma öncesi alınan 27.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının ücret alacağı 2.941,51 TL olarak hesaplanmış,davacı tarafından 22.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile ücret alacağı talebi 41,51 TL tutarında ıslah edilmiş, mahkemece bozma öncesi 2.941,51 TL ücret alacağına hükmedilmiştir.Bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda ıslah tarihi itibariyle 22.01.2010 tarihi öncesi fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının zamanaşımına uğradığı, davacının ücret alacağının 22.01.2010 tarihi sonrasına ilişkin olduğu görüldüğünden davacının bu alacak kalemi yönünden hesaplanan ücret alacağının zamanaşımı süresi içerisinde kaldığı ve davacının 426,89 TL ücret alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Bozma konusu yapılmamasına ve gerekçede belirtildiği üzere zamanaşımına uğramayan ücret alacağının bozma öncesi tutar esas alınarak hüküm altına alınması gerekirken bozma öncesi alınan ancak mahkemece itibar edilmediği anlaşılan 20.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda yapılmış olan hesaplamanın hükme esas alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.