20. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/4760 Karar No: 2013/7865
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/4760 Esas 2013/7865 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2013/4760 E. , 2013/7865 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında ... Köyü, 103 ada 26 parsel sayılı 1752,69 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve tarla niteliği ile davacı adına tespit edilmiştir. Davacı 09.06.2006 günlü dava dilekçesiyle; adına tespit edilen 103 ada 26 nolu parselin bitişiğinde bulunan yaklaşık 8-10 dönümlük taşınmazının 188 ada 1 nolu orman parseli içerisinde bırakıldığı iddiasıyla, bu kısmın tespitinin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece; dava konusu edilen yerin kesinleşen tahdide göre orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve 103 ada 26 parsel dava konusu olmadığından bu taşınmaza ilişkin kadastro tutanak aslının olağan usullere göre kesinleştirilmesi için Burdur Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman ve arazi kadastrosuna itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1984 yılında yapılan orman kadastrosu askı sonrası 08.08.1985’de kesinleşmiştir. Daha sonra 24.03.2006’da ilân edilerek kesinleşen 4999 sayılı Kanun ile değişik 9. madde gereğince yapılan düzeltme çalışmaları bulunmaktadır. Yapılan incelemede, hükme dayanak alınan orman ve fen bilirkişi raporlarına göre, davaya konu yerin, 1985 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırıldığı, kadastro tesbitinden önce orman kadastrosu yapılarak kesinleşmiş ormanların içerisinde kaldığı sebebiyle, kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeden ve 188 ada 1 parsel numarası verilerek sınırlandırıldığı anlaşılmıştır. Kadastro tesbit tutanağı düzenlenmeyen taşınmazlara ilişkin davalara bakmak görevi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/4. maddesi hükmünce kadastro mahkemesine ait olmayıp, bu tür uyuşmazlıklara bakmak görevi genel mahkemelere aittir. Somut olayda, dava konusu taşınmaz hakkında, kesinleşen orman sınırları içinde kalması nedeniyle kadastro tutanağı düzenlenmediği, 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince kesinleşen orman sınırı içinde olması nedeniyle tapu kütüğüne aynen aktarılması amacı ile ada ve parsel numarası verildiği, bu nedenle davaya bakmakta 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevli olmadığı (H.G.K."nun 28.11.2007 gün ve 20-909/891 S.K.), görev konusunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılamanın tüm aşamalarında re"sen gözetilmesi gerektiği gözönünde bulundurularak, mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de; ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise Orman Yönetimine aittir. Bu tür taşınmazlara yönelik açılacak davalarda Orman Yönetimi ve Hazinenin zorunlu dava arkadaşı olması nedeniyle her ikisine birden husumetin yöneltilerek davanın açılması gerektiğinden, mahkemece, Hazine davaya dahil edilmeden karar verilmiş olması da uygun görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.