18. Ceza Dairesi 2016/17308 E. , 2019/1662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Şantaj, özel hayatın gizliliğini ihlal
HÜKÜMLER : Beraat
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve yargılamada tanık olarak dinlenen ve “mağdureler ... ve ..."nın resimlerini internet ortamından ben çektim, ..."nın resmini ise cep telefonundan kendisi gönderdi” şeklinde beyanda bulunan ... hakkında mağdurlar ..., ... ve ..."a yönelik “TCK’nın 226/3. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen müstehcenlik” eyleminden dolayı dava açılmamış ise de, zamanaşımı süresi içerisinde her zaman dava açılabileceği olanaklı görülmüş olmakla, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanığa yükletilen şantaj eylemi ve yükletilen suça yönelik katılanlar ... ve ... vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2- Özel hayatın gizliliğinin ihlali suçundan kurulan hükmün temyizine gelince; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24/01/2017 tarihli 2016/21-1065 esas ve 2017/27 sayılı kararında da belirtildiği üzere; Hükmün konusu iddianamede gösterilen eylemdir. İddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, diğer bir ifadeyle, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna aykırıdır. Soruşturma evresinde elde ettiği kanıtlardan ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nun 225/1 maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 226. maddesinde; “Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez. Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır. Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” hükmü getirilmiştir.
Bu düzenlemeyle; iddianamede anlatılan eylemin değişmeyip, o eylemin hukuki niteliğinde değişiklik olmasını kanun koyucu anılan ilkeye aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkan sağlamıştır. Bunun sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Öte yandan iddianameye konu edilen eylem bakımından iddianamede gösterilen suçtan beraat kararı verildikten sonra, aynı eyleme ilişkin olarak değişen suç vasfı doğrultusunda sanığa ek savunma hakkı tanınıp mahkûmiyet hükmü verilmesi de mümkün olmayacağı ifade edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında; TCK"nın 226/3. maddesinin ilk cümlesinde, müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişilerin cezalandırılacağı düzenlenmiş, aynı Kanun maddesinin ikinci cümlesinde de, bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişilerin mahkum olacakları belirtilmiştir.
Somut olayda; sanık ...’den ele geçen görüntülere ilişkin tespit raporunda, 18 yaşından küçük olan katılan ... ile ...’a ve mağdur ...’a ait cinsel içerikli fotoğraflar olduğunun belirtilmesi karşısında, iddianamede, sanığın arkadaşı olan ve hakkında çocuk bürosunca soruşturma yürütülen ... isimli şahıstan, mağdurlar ..., ... ve ..."a ait çıplak ve yarı çıplak görüntüleri hafıza kartına yüklediği ve soruşturma nedeniyle kolluk görevlisine teslim ettiği şeklinde anlatılan eyleminin, TCK"nın 226/3. maddesinin son cümlesinde tanımlanan müstehcenlik suçunu oluşturduğu, özel hayatın gizliliğinin ihlali suçundan açılan davada suç vasfında yanılgı nedeniyle müstehcenlik suçundan ek savunma hakkı tanınarak, yargılamaya devamla hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, özel hayatın gizliliğinin ihlali suçundan beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılanlar ... ve ... vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.