10. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/8565 Karar No: 2015/7160 Karar Tarihi: 13.04.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/8565 Esas 2015/7160 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2014/8565 E. , 2015/7160 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 03.05.2010 tarihli trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya yapılan harcama ve ödemelerden oluşan Kurum zararının rücuan tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamına belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 03.05.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödemelerinin davalı ... şirketinden tahsiline yönelik yapılan takipte davalı ... şirketinin itirazının iptali istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 21/4. maddesidir. 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin dördüncü fıkrası üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir. Anılan fıkrada geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup; söz konusu işverenlerin sorumluluğu için, iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir. Anılan maddede yarısı bakımından rücu edilebilecek tutarın peşin değerli gelirler olduğu, geçici iş göremezlik ödemeleri bakımından ise tamamen rücu edilebileceği belirtilmiştir. Anılan madde kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, hükme dayanak alınan kusur oran ve aidiyetlerinin maddî olayla uyum içinde olması gerekir. Buna göre maddî olguyu tespit etmek hakime ait bir görevdir ve öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğu dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa, çelişkiler ve eksiklikler giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddî olgular doğrultusunda kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir. Yapılan açıklamalar çerçevesinde; mahkemece öncelikle kazadan sonra açılmış bir ceza davasının olup olmadığı araştırılmalı, okunaklı trafik kaza tespit tutanağı ve bu tutanağa göre maddi olgu ve trafik kazasının ne şekilde meydana geldiğini açıklıkla belirleyecek ve kazaya karışan şöförlerin kusur durumlarını irdeleyebilecek bir kusur raporu aldırılmalı, sonrasında ise, takibe konu geçici iş göremezlik ödemelerinin peşin değerli gelriler bakımından getirilen sınırlamaya tabi olmadan rücu edilebileceği kabul edilerek, kusur karşılığı olan kurum alacağı belirlenmeli ve bu kapsamda davalı şirketin ödemeleri de gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Mahkemenin, bu maddî ve hukukî olguları gözardı ederek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.