8. Hukuk Dairesi 2018/4459 E. , 2020/475 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 1383 ada 17 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 24.000 TL ecrimisilin, dönem sonlarından itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ecrimisil talep etmekte haklı olduğunu, fakat ecrimisili 17.03.2013 tarihinden itibaren isteyebileceğini, davacının istediği ecrimisil tutarının fahiş bulunduğunu, dava dışı diğer hissedar ... aylık 870 TL ecrimisil ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 10.877,50 TL’nin 31.12.2013 tarihinden, 4.028,65 TL’nin 25.04.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasındaki ecrimisil istemine ilişkindir.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamıyla örtüşmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki, davaya konu taşınmazın arsa vasıflı olarak tapuda kayıtlı olup, davalının bu taşınmazda 1/3 hisse sahibi olduğu, davacının da 1/3 hisse sahibi iken 15.03.2011 tarihinde intifa hakkı kendi adına olmak üzere çıplak mülkiyetini dava dışı ... isimli kişiye devrettiği, diğer 1/3 hissenin sahibinin de dava dışı ... Talu isimli kişi olup davaya konu arsa üzerinde iki katlı yapı bulunduğu, bu yapının alt katının davalı tarafından fırın işletmesi olarak, üst katının da mesken olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı tarafça emsal olarak gösterilen ve dava dışı diğer hissedar ... ile davalı arasında imzalanan kira sözleşmesi emsal kabul edilerek yapılan ecrimisil hesabına itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, bu kira sözleşmesinin yanında diğer emsaller de gözönünde bulundurularak, dükkan ve meskenin aylık kira bedelleri tespit edilip, Dairemizin yukarıda bahsedilen ilke ve uygulamaları doğrultusunda, her iki tarafın kabulünde olan, 17.01.2013-25.04.2014 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisilin hesaplanması, hesapta davacının 1/3 payı üzerinde hak sahibi olduğunun gözetilmesi, hüküm verirken davalı tarafın kabulüyle, usuli kazanılmış hakların gözönünde bulundurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.