19. Hukuk Dairesi 2018/637 E. , 2019/5355 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası hakkında Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen 2015/483 esas ve 2018/492 karar sayılı ve 11/09/2017 tarihli davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi tarafından verilen taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
HMK’nın 366/1 maddesi yollamasıyla HMK"nun 346/1 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi"nce verilen kesin bir karara karşı yapılan temyiz isteminin bu mahkeme tarafından reddine karar verilmesi gerekir.
Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/1177 esas ve 2017/936 karar ve 21.12.2017 tarihli kararı ile; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi’nce 21.12.2017 tarihinde davacı banka aleyhine hükme bağlanan miktar 15.576,03 TL’dir. İstinaf kararlarında temyiz kesinlik sınırı yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2017 yılı için 41.530,00 TL’dir.
Temyize konu edilen miktarın 15.576,03 TL olması nedeniyle 21.12.2017 tarihli karar kesin niteliktedir.
HUMK döneminde oluşturulan 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebilecektir. Anılan içtihadı birleştirme kararının HMK döneminde de uygulanması mümkündür. Ne var ki bu içtihadı birleştirme kararı Yargıtay’a bir mecburiyet getirmemekte, bir seçenek sunmaktadır. Yeni HMK sisteminin sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için Dairemizce bu seçeneğin kullanılmamasının uygun olacağı düşünülmüş ve dosyanın davacı vekilinin temyiz isteminin HMK’nın 366/1 ve 346/1 maddeleri uyarınca değerlendirilmesi için Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi’ne tetkiksiz iadesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın gereği için Ankara BAM 21. Hukuk Dairesi’ne TETKİKSİZ İADESİNE, 28/11/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
HMK"nın 366’ncı maddesinin 352"nci maddeye yaptığı yollama nedeniyle m. 352 hükmü temyiz konusunda da kıyasen uygulanacaktır. Bu madde hükmünün uygulanmasıyla temyiz başvurusu üzerine; Yargıtay ilgili hukuk dairesince dosya üzerinde bir ön inceleme yapılır.
Bu ön incelemenin sonucunda kararın kesin olduğu dosyalar hakkında öncelikle karar verilir. (Porf. Dr. Baki Kuru, Prof. Dr. Ramazan Aslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24. Baskı, Ankara 2013, Shf. 600)
Temyizdeki ön inceleme konusunda, istinaftaki ön inceleme hükümlerine atıf yapıldığından (m.366. atfıyla m.352), istinafta yapılan açıklamalar temyize kıyasen uygulanarak burada da geçerli olacaktır. Temyizi kabil kararın mevcut olup olmadığı, temyiz süresi, keza temyiz şartları ayrıca değerlendirilmelidir. Bunların eksikliği halinde her biri için gerekli karar verilmelidir. (Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuku Cilt III 15. Baskı, İstanbul Shf. 2294)
Temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise 01.06.1990 Tarih 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verilebilir. Bu karar HUMK hükümleri nedeniyle verilmiş olsa da HMK’daki benzer düzenlemelerin de aynı yorumu gerektirip aynı sonucu doğuracağı kabul edilerek HMK hükümlerine göre temyiz yönünden de benzer şekilde, hareket edilmelidir. ( Zeki Gözütok, Hukuk Davalarında İstinaf ve Temyiz. 2. baskı, Ankara 2017, Shf. 294)
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40/2-3 maddesinde “Yargıtay incelemesi için dairelere gelen dosyalar bekletilmeksizin görev ve iş bölümü, temyiz kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, temyiz isteminin süresi içinde olup olmadığı, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönlerinden ön incelemeye tabi tutulur.
Ön inceleme sırasında, temyiz incelemesinin başka daireye ait olduğu, temyiz kabiliyetinin bulunmadığı, temyiz isteminin süresi içinde olmadığı, temyiz şartının yerine getirilmediği veya diğer usul eksiklikleri bulunduğu saptanan dosyalar dairede öncelikle incelenip karara bağlanır” hükmüne yer verilmiştir.
HMK 366"ncı maddede kıyas yoluyla uygulanacak hükümler gösterilmiştir. “Bu kanunun istinaf yolu ile ilgili 343. ila 349 ve 352"nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla ulgulanır” hükmüne yer verilmiştir.
HMK 366"ncı maddenin yollama yaptığı 352/1-b maddesinde ön inceleme sonunda kararın kesin olduğunun tespiti halinde öncelikle karar verilir denilmiştir.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.06.1990 gün 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı içtihatında “mahkemelerce verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi durumunda Yargıtay tarafından da dosyanın mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya temyiz isteminin reddine karar verebileceği belirtilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere doktrindeki yazarların görüşü, Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun halen HMK döneminde de geçerli olan 01.06.1990 gün 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihatı, HMK 366"ncı madde yollamasıyla, HMK 352/1-b ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40/2-3 madde hükümleri uyarınca Yargıtay’ca yapılan ön inceleme aşamasında bölge adliye mahkemeleri ve yerel mahkemelerce verilen kararların temyiz harç ve giderlerinin süresinde yatırılmaması, yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın Yargıtay’a gönderilmesi halinde Yargıtay’ca dosya geri çevrilmeksizin doğrudan doğruya temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, somut olayda temyize konu edilen miktarın davacı yönünden 15.576,03 TL olması nedeniyle temyiz kesinlik sınırının altında olması nedeniyle Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri 21.Hukuk Dairesi"nin 21.12.2017 tarihli kararı kesin nitelikte olup, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekirken usul ekonomisi, yargılamadaki makul süre dikkate alınmaksızın, yeni HMK sisteminin sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için bu seçeneğin kullanılmamasının uygun olacağı gerekçesiyle dosyanın dairesine tetkiksiz iadesine karar verilmesi usul, yasa ve Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı’na aykırı olması nedeniyle sayın çoğunluğun bu yöndeki görüşüne katılmamaktayım.