Esas No: 2016/2374
Karar No: 2021/2846
Karar Tarihi: 03.03.2021
Danıştay 6. Daire 2016/2374 Esas 2021/2846 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/2374
Karar No : 2021/2846
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN ÖZETİ : ... İdare Mahkemesince verilen ... tarihli, E: ..., K: ... sayılı kararın redde ilişkin kısmının, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ: Dava, Ankara ili, Altındağ ilçesi, ... Mahallesi, ... Sokak, No: ... adresinde bulunan taşınmazın imar planı değişikliği sonucunda imar yolu üzerinde kalmasından dolayı taşınmaz üzerinden bulunan kısmen yıkılan, kullanılamayan yapının ve ağaçların bedelinin ödenmesi yolundaki ... tarihli, ... sayılı başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile yapı ve ağaç bedelinden kaynaklandığı ileri sürülen 24.000,00-TL zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; imar plan değişikliği sonrası yolda kalan ve parselasyon işlemi sonucu kamunun eline geçen taşınmaz üzerindeki yolda kalan ve kısmen yıkılmasında ve kamulaştırılmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı, ağaçların bedellerinin ise davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak yapının bedelinin ödenmesi talebinin zımnen reddi yolundaki kısmına ilişkin davanın ve tazminat isteminin reddine, dava konusu işlemin ağaçların bedelinin ödenmesi isteminin zımnen reddine ilişkin kısmının iptaline ve 800,00- TL ağaç bedelinin dava tarihi olan 03.12.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmiş, bu kararın redde ilişkin kısmı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun 13. maddesinin 2. fıkrasında; "14 üncü maddenin a, b, c, d, e, g, h ve i bentleri kapsamında kalmaları nedeniyle, bulundukları yerde korunamayan gecekondu sahiplerinden hak sahibi sıfatı taşıyanlarına, bir gecekondu önleme veya ıslah bölgesinde veya yakın bölgelerde yapılmış ıslah imar planları içinde meydana gelen boş imar parselleri müstakil, hisseli veya katmülkiyeti esasına göre verilir. Bu gibi hallerde gecekondu sahibine ayrıca enkaz bedeli bu Kanunla kurulan fondan belediye veya valilikçe ödenir." hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara ili, Altındağ ilçesi, ... Mahallesi, ... Sokak No: ... adresinde bulunan taşınmazdan davacıya tapu tahsis belgesiyle hisse tahsis edildiği, bu tahsis belgesine karşılık yapısının olduğu ... ada, ... sayılı parselden davacıya tapu verildiği, imar planı değişikliği sonucunda taşınmazın imar yolu üzerinde kaldığı ve parselasyon işlemi ile davacıya başka yerlerden taşınmaz verilerek yolun kamunun eline geçtiği, yapının 2010 yılında bir kısmının yıkılıp kullanılamaz hale geldiği, 2017 yılında ise tamamen yıkıldığı, davacı tarafından yıkılan yapının ve muhdesatlarının gerçek bedelinin tespiti istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... D. iş dosyasında açılan davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda, yapı ve muhdesatlarının toplam değerinin 24.000,00-TL olarak takdir edildiği, söz konusu yıkım nedeniyle bina ve muhdesatlarının gerçek bedeli olarak anılan Mahkeme tarafından tespit edilen 24.000,00-TL bedelin ödenmesi isteminin zımnen reddi üzerine bu işlemin iptali ve tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta hazine arazisi üzerine inşa edilen binanın gecekondu şeklinde ruhsatsız yapıldığı, her ne kadar imar affı başvurusu üzerine gecekondunun bulunduğu yer için 2981 sayılı Kanun uyarınca davacıya tapu tahsis belgesi ve sonrasında tapu verilmiş ise de imar affından dolayı yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alınmadığı görülmektedir.
Bu durumda imar planında yolda kalan ruhsatsız yapının yıkılması nedeniyle yapının gerçek değerinin ödenmesi mümkün değil ise de yukarıda anılan 2981 sayılı Kanun uyarınca yapının enkaz bedelinin ödenmesi gerektiğinden temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının temyiz edilen kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Ankara ili, Altındağ ilçesi, ... Mahallesi, ... Sokak, No: ... adresinde bulunan taşınmazın imar planı değişikliği sonucunda imar yolu üzerinde kalmasından dolayı taşınmaz üzerinden bulunan kısmen yıkılan, kullanılamayan yapının ve ağaçların bedelinin ödenmesi yolundaki ... tarihli, ... sayılı başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile yapı ve ağaç bedelinden kaynaklandığı ileri sürülen 24.000,00-TL zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; imar plan değişikliği sonrası yolda kalan ve parselasyon işlemi sonucu kamunun eline geçen taşınmaz üzerindeki yolda kalan ve kısmen yıkılmasında ve kamulaştırılmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı, ağaçların bedellerinin ise davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak yapının bedelinin ödenmesi talebinin zımnen reddi yolundaki kısmına ilişkin davanın ve tazminat isteminin reddine, dava konusu işlemin ağaçların bedelinin ödenmesi isteminin zımnen reddine ilişkin kısmının iptaline ve 800,00- TL ağaç bedelinin dava tarihi olan 03.12.2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmiş, bu kararın redde ilişkin kısmı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiş, 125. maddesinde de idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No.lu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Öneryıldız vs Türkiye davasında, sözleşme çerçevesinde mülkiyet kavramı ve pozitif sorumluluk ilkesi hususlarına işaret ederek, başvuranın Hazineye ait bir araziyi yaklaşık 5 yıl boyunca işgal etmesinin kendisine mülkiyet olarak yorumlanabilecek bir hak vermeyeceği, başvuranın inşa edilen meskende ikamet etmesinin önemli bir çıkar teşkil ettiği, yetkili makamların uzun bir süre boyunca bu duruma göz yumduğu ve bu çıkarın 1 No.'lu Protokol'ün 1. maddesinin ilk cümlesindeki hüküm uyarınca mülkiyet anlamına geldiğine karar vermiştir.
Mahkeme, 1 No.'lu Protokol'ün 1. maddesindeki "mülkiyet" kavramının, maddi mülkiyet ile sınırlı olmayan ve iç hukuktaki resmi sınıflandırmadan bağımsız, kendine has bir anlamının olduğunu, maddi mülkiyetin yanı sıra, kıymet teşkil eden bazı hak ve çıkarların da bu hüküm uyarınca "mülkiyet hakkına" girebileceği, "mülk" kavramının "mevcut mülkler" ile sınırlı olmadığını; bu kavramın başvuranın üzerinde mülkiyet hakkını fiilen kullanabilmeye yönelik makul ve "yasal bir beklentiye" sahip olduğu gayrımenkulleri de kapsadığını kabul etmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 06/03/2019 tarihli, Başvuru No:2016/14854 sayılı kararında,;
"Somut olayda derece mahkemelerinin tek başına binanın ruhsatsız olduğu olgusundan hareket edip olayın gelişiminde kamu makamlarının edilgen tutumunu dikkate almamaları bütün zarara tek başına başvurucunun katlanması sonucuna yol açmaktadır. Bu yaklaşımın da başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklediğini belirtmek gerekir. Bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamunun yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna varılarak Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekmiştir.
Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, ihlal sonucuna uygun olarak tazminata hükmedilmesinden ibarettir. Tazminat miktarının belirlenmesi hususu ise bu konuda uzmanlaşmış derece mahkemelerinin takdirindedir. Ancak bu tazminat miktarının mülk teşkil eden binanın kullanımının değeri ile orantılı olması gerekir. Aksi hâlde müdahale başvurucuya aşırı bir külfet yükleyeceğinden ihlalin sonuçlarının tam olarak giderilmiş olamayacağı açıktır." gerekçesine yer vermiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara ili, Altındağ ilçesi, ... Mahallesi, ... Sokak No: ... adresinde bulunan taşınmazdan davacıya tapu tahsis belgesiyle hisse tahsis edildiği, bu tahsis belgesine karşılık yapısının olduğu ... ada, ... sayılı parselden davacıya tapu verildiği, imar planı değişikliği sonucunda taşınmazın imar yolu üzerinde kaldığı ve parselasyon işlemi ile davacıya başka yerlerden taşınmaz verilerek yolun kamunun eline geçtiği, yapının 2010 yılında bir kısmının yıkılıp kullanılamaz hale geldiği, 2017 yılında ise tamamen yıkıldığı, davacı tarafından yıkılan yapının ve muhdesatlarının gerçek bedelinin tespiti istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... D. iş dosyasında açılan davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda, yapı ve muhdesatlarının toplam değerinin 24.000,00-TL olarak takdir edildiği, söz konusu yıkım nedeniyle bina ve muhdesatlarının gerçek bedeli olarak anılan Mahkeme tarafından tespit edilen 24.000,00-TL bedelin ödenmesi isteminin zımnen reddi üzerine bu işlemin iptali ve tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla imar planında yolda kalan ve parselasyon işlemi sonucu zemini kamunun eline geçen ruhsatsız yapının kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiği sabit olduğundan Mahkemece yapılacak bilirkişi incelemesi üzerine yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları göz önünde bulundurularak mülkiyet hakkı ile orantılı tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle davanın reddine ilişkin temyize mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesince verilen ... tarihli, E: ..., K: ... sayılı kararın temyiz edilen kısmının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 03/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.