Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Tebligat Kanununun 20, 21, 23/8 ve özellikle Tüzüğün 28. Maddesi uyarınca muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun, adresde bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtayar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkim ederek, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalatması gerekir. Gösterilen şekil geçerlilik koşuludur. (Y.H.G.K.nun 29.12.1993 tarihli 1993/18-778-876 sayılı kararı) Olayımızda beyan sahibi komşunun imzası eksik olduğu gibi tebliğ memurunun da imzası yoktur. (Teb.K.md.23/8) Bu hali ile davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği geçersizdir. Bu durum savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. O halde mahkemece davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun olarak tebliği ve gösterdiği takdirde delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar vermek gerekirken davalının yokluğunda hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. SONUÇ:Temyize konu hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.07.2009 (Salı)