3. Hukuk Dairesi 2019/4523 E. , 2020/1599 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne dair karar verilmiş olup, davalı vekilinin istinaf kanun yoluna müracaat etmesi üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile arasında elektrik abone sözleşmesi olduğunu, abonelik sözleşmesine konu işyerinde 15/12/2014 tarihinden itibaren naylon hurda imalatı yaptığını, 2015/04 dönem elektrik faturasının önceki dönem faturalarına göre orantısız şekilde fahiş olduğunu, işyerinde sadece 4 kişinin çalıştığını, bu kapasitedeki bir işyerinde 234.446,00 TL elektrik kullanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, 234.446,00 TL"lik fatura bedelinden borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının işyerindeki sayacın yandığı için değiştirildiğini, 28/11/2014 tarihli tutanakla laboratuvara gönderildiğini, dava konusu yerde 31/10/2013 - 30/12/2014 tarihleri arasında aboneliğin Abdulkerim Hasdemir adına, 30/12/2014 tarihinden itibaren ise davacı ... adına kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, abonelik isimleri farklı olmasına rağmen eski ve yeni abone arasında muvazaalı devir söz konusu olduğunu, 52068313 seri numaralı sayaç için 31/10/2013-20/02/2014 tarihleri arasında 184.786 kwh, 52632312/52663235 seri numaralı sayaçlar için 21/02/2014 - 21/11/2014 tarihleri arasında 9.702 kwh eksik tüketim tespit edildiğinden, buna göre tesisatta toplam 658.378 kwh eksik tüketim hesabı yapılarak bu tahakkukun dava konusu dönem faturasına yansıtıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davalı kurum tarafından eksik hesaplanan ve dava konusu faturaya yansıtılan eksik tüketim bedelinin davacının işyerini devraldıktan önceki döneme ait olduğu, her ne kadar daha önceki iş yeri sahibiyle davacı arasında akrabalık durumunun mevcut olduğu ileri sürülmüş ise de, aradaki muvazaanın ispatlanamadığı, davacının tüketmediği elektrik borcundan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 20150401000000883 fatura numaralı 13/04/2015 ödeme tarihli ve 234.446,00 TL bedelli faturanın iptali ile davacının bu fatura nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkemenin bu kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurularak; davanın kısmen kabulü ile 234.446,00 TL"lik dava konusu faturanın 24.840,10 TL"lik kısmı nedeniyle dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 209.605,90 TL"lik fatura kısmının ıslah edilen ve talep konusu olarak sürdürülen 20.000 TL"lik kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bakiye 189.605,90 TL"lik fatura tutarına ilişkin talep hakkında, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-HUMK"nun 176. maddesine göre iki taraftan her biri usule ilişkin olarak yaptığı işlemi tamamen veya kısmen ıslah edebilir, yani düzeltebilir. Bu niteliği itibariyle ıslah, gerçeğin meydana çıkması bakımından öğretide faydalı bir müessese olarak kabul görmektedir. Islah, bir tarafın izni olmaksızın diğer tarafın gerçekleştiremeyeceği işlemlerin yapılmasına olanak sağlayan istisnai bir usul işlemidir.
Somut olayda; davacının dava konusu fatura bedeline ilişkin davalı şirket nezdindeki itirazı üzerine 234.446,00 TL olan fatura bedeli 209.605,90 TL olarak düzeltilmiş, bu durum üzerine davacı 16.06.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile alacağın belirsiz alacak haline geldiği gerekçesiyle dava miktarının şimdilik 20.000,00 TL kısmının menfi tespiti ile 20.000,00 TL üzerinden yatırılacak teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 176/1. maddesine göre, "taraflardan her biri yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." Eldeki davada davacının talebi, bir usul işlemi olmayıp maddi hukuka taalluk eden kısmi feragattir. Doktrinde buna talep sonucunun daraltılması (azaltılması) da denilmektedir. Davacının talep sonucunu azaltması, davayı genişletme ya da değiştirme sayılmaz. Tam veya kısmi feragat için karşı tarafın iznine ve ayrıca bunun için ıslah yoluna başvurulmasına gerek yoktur. (Baki Kuru - Hukuk Muhakemeleri Usulü - altıncı baskı cilt IV sayfa 4048-4049) Davacının söz konusu isteminin ıslah müessesesinin mahiyetiyle bağdaşır bir yönü de bulunmamaktadır. Bölge Adliye Mahkemesi, işlemin bu niteliğini belirlemede hataya düşmüştür.
Hal böyle olunca bölge adliye mahkemesince, davacı tarafın talep sonucunu daraltmasının davadan kısmi feragat olarak kabul edilerek hüküm tesis edilmesi ve bu kapsamda yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre taraflar arasında paylaştırılmasına ve davalı taraf lehine reddedilen miktar yönünden yürürlükteki AAÜT gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bu nedenlerle bölge adliye mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.