21. Hukuk Dairesi 2012/8928 E. , 2013/1046 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava 08.10.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 24,00 oranında beden gücü kaybına uğrayan davacının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece iş kazasında davacının % 30, davalı işverenin ise % 70 oranında kusurlu olduğuna ilişkin kusur bilirkişi raporu karar esas alınmak suretiyle, davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, davalı....’de depo bölümünde meydancı olarak çalışırken, kap bölümünde eva makinesinde görevlendirildiği, olay günü yeni malzeme işlenecek olması nedeniyle, başka bir çalışan tarafından makinenin kalıbının değiştirilmesi sırasında, yapılan işlemi izlemekte olan davacının farkında olmadan elini makinenin yanında bulunan demirin üzerine koyduğu ve bu sırada makinenin pistonunun inmesi ile sağ el parmaklarının ezildiği dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu"nun 77.maddesinin açık buyruğudur.
Olayla ilgili olarak ceza yargılaması sırasında düzenlenen 27.02.2012 tarihli kusur bilirkişi raporunda kazılının 1. derecede asli kusurlu, işyeri sorumlusu ve fabrika müdürü....’in ise 2. derecede tali kusurlu olduklarının belirtildiği, anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alanının 07.05.2011 tarihli bilirkişi raporunda ise davacının % 30, davalı işverenin ise % 70 oranında kusurlu bulunduğu görülmektedir. Bu duruma göre kusurun aidiyeti ve dağılımı açısından aynı olay nedeniyle farklı değerlendirmelerinin bulunduğu ortadadır.
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanunu"nun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanunu"nun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez. Hal böyle olunca mahkemece kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden 24.01.2013 tarihli kusur raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Yapılacak iş; işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna konuyu yukarıda açıklandığı biçimde yeniden inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek kusur raporları arasındaki çelişki giderilmek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan, 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen 04.02.2009 tarihli kusur raporunun hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalının sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.