(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2013/2431 E. , 2013/4269 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.06.2011 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar; 1067 ada 12 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduklarını, 1/4 payı ... adına kayıtlı iken adı geçenin 30.05.2011 tarihinde payını 400.000 TL bedelle davalıya sattığını ancak bedelin önalım hakkını engellemek amacıyla tapuda yüksek gösterildiğini ileri sürerek önalım hakkına dayanarak keşifte belirlenecek değer üzerinden dava konusu payın tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini istemiştir.
Davalı ise muvazaa iddiasının doğru olmadığını, gerçek satış bedeli üzerinden işlem yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hükmü taraflar temyiz etmiştir.
1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamını önalım bedeli olarak depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabilir.
Olayımızda; önalım hakkına konu 1067 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payı 400.000 TL bedelle davalıya satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, bu hususun keşif dahil her türlü delille kanıtlanacağını iddia etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Ancak bu konuda dinlenen davacı tanıkları payın davalıya hangi bedel karşılığı satıldığı konusunda açık, kesin ve görgüye dayalı bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece yerinde yapılan keşif sonunda hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu edilen payın değeri 307.190 TL olarak bildirilmiş ise de, muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Bedelde muvazaa iddiası kanıtlanmadığına göre, mahkemece davacıya, tapuda gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Diğer taraftan, davacı vekili önalım hakkına konu edilen payların satış bedellerinde önalım hakkının kullanılmasını engellemek için muvazaalı olarak tapuda 400.000 TL değer gösterildiğini iddia ettiğine ve bu iddiasını kanıtlayamadığına göre davacının dava değeri olarak gösterip iddia ettiği 150.000.TL üzerinden davacı yararına, kanıtlanamayan 250.000.-TL üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi ve yargılama giderlerinin de bu oran dahilinde taraflara yükletilmesi gerektiği halde mahkemece bu husus gözetilmeden sadece davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmiş olması da isabetli değildir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olmasına rağmen tapu devri sırasında ödenen harç ve giderlerin önalım bedeline dahil edilerek depo ettirilmesi gerekirken, bunun yapılmaması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle (1.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine (2). bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının davalıya iadesine, 21.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.