20. Hukuk Dairesi 2013/4475 E. , 2013/7697 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, dava dilekçesinde çekişmeli 113 ada 48 ve 4 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali için kadastro mahkemesinde süresi içerisinde dava açıldığını, ancak yanlışlıkla başka parsele dava açıldığından husumet yönünden davanın reddine karar verilmiş olduğunu ve taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek bu kez tapunun iptali ile 113 ada 48 ve 4 parselin orman niteliği ile Hazine adına tescili ile dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü şahıslara intikalini önlemek amacıyla ihtiyati tedbir konulmasını, şahısların elatmalarının önlenmesine karar verilmesi istemiyle sulh hukuk mahkemesine dava açmıştır.
Mahkemece 113 ada 4 parselin tamamının, 48 parselin 1500,00 m2’lik (A) bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davacı Orman Yönetimi vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16.02.2004 gün ve 2003/9797 – 2004/422 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Hükme esas alınan 31.10.2001 tarihli fen bilirkişi ...’ın krokili raporunda, 48 numaralı parselin tamamının, 4 sayılı parselin de (A) işaretli 1500 m2’lik bölümün orman sınırı içinde olduğu belirtilmesine rağmen, hüküm yerinde bilirkişi raporu ile çelişir biçimde 48 sayılı parselin (A) işaretli 1500 m2’lik bölümünün (bilirkişi raporunda böyle bir bölüm yoktur), 4 sayılı parselin de tamamının orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilerek, raporla tamamen çelişik bir hüküm oluşturulduğu belirtilerek, rapor içeriğine ve dosya kapsamına uygun düşmeyen hüküm kurulmasının doğru olmadığı”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 113 ada 4 ve 113 ada 48 parsel sayılı taşınmazların bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen sırasıyla 1298,08 m²’lik ve 3579,54 m²’lik bölümlerinin orman vasfıyla Hazine adına, 113 ada 4 ve 113 ada 48 parsel sayılı taşınmazların bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ile gösterilen sırasıyla 7646,88 m²’lik ve 3354,46 m²’lik bölümlerinin ise davalı gerçek kişi adına tapuya kayıt ve tesciline ve krokide (A) ile gösterilen bölümlere yönelik davalının yaptığı tecavüzün men’ine karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi vekili tarafından taşınmazların krokide (B) ile gösterilen bölümlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu ... İli, ... İlçesi, ... Köyünde 3402 sayılı Kanun çalışması 26.12.1997 - 26.01.1998 tarihleri arasında ilan edilerek kesinleşmiştir. Bu çalışmada 113 ada 4 ve 48 parsel sayılı taşınmazlar tarla olarak 4 parsel 8944 m², 48 parsel 6934 m² yüzölçümünde davalı ... adına tespit edilmiştir. Dosyadaki belgelerden taşınmazların bulunduğu mevkide 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesine göre 121 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 3402 sayılı Kanun çalışmalarına esas olmak üzere orman sınırları tespit çalışmasının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacı Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, hükme dayanak alınan raporu hazırlayan 3 kişilik orman bilirkişi kurulu, dava konusu taşınmazların temyize konu krokide (B) ile gösterilen bölümlerinin orman sayılmayan yerlerden olduğunu ifade etmişler ise de, raporlarına ekli aplikeli memleket haritası renkli olmadığı için bilirkişilerin yaptıkları uygulama denetlenememekte, bilirkişilerin hangi kritere göre, taşınmazların (A) bölümlerinin orman, (B) bölümlerinin orman olmadığını ifade ettikleri
anlaşılamamaktadır. Kaldı ki; raporları bozma öncesi bilirkişi raporu ile çelişmesine rağmen, önceki bilirkişi raporu irdelenmemiş, önceki rapor ile aradaki çelişkilerin neden kaynaklandığı da açıklanmamıştır. Bundan başka, dava konusu taşınmazlara komşu pek çok taşınmaza da Orman Yönetimi tarafından eldeki bu dava gibi orman iddiasıyla dava açıldığı ve açılan davalar neticesinde komşu parsellerin bir bölümü hükmen orman olduğu halde, raporda hükmen orman yapılan taşınmazlar ile birlikte dava konu konusu taşınmazların ormaniçi açıklık niteliğinde olup olmadıkları değerlendirilmemiştir. Bilirkişilerin yargı denetime olanak vermeyen raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirtilip, (özellikle memleket haritası ve hava fotoğraflarının Orman Yönetimden değil, Harita Genel Komutanlığından getirtilmesi gerekmektedir. Zira, dosya arasında bulunan Orman Yönetiminden temin edilen haritalar renksizdir) önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, harita ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yine bilirkişilerden, çekişmeli taşınmazlara komşu olan (yol ötesi komşular dahil) taşınmazlardan, hükmen orman niteliğiyle ve hükmen gerçek kişiler adına tapuya tescil edilen taşınmazlar, ilgili mahkeme kararlarının esas numaraları ile birlikte hükmen oluşan nitelikleri kroki üzerine yazılmak suretiyle, yargı denetime olanak verecek şekilde çekişmeli taşınmazların temyize konu (B) bölümlerinin 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıklarını değerlendirmeyi içerir ve bilirkişiler yapacakları uygulama sonunda, bozmadan önceki raporlardan farklı sonuçları ulaşılmaları halinde, önceki raporlar ile sunacakları rapor arasındaki çelişkilerin nedenlerini de açıklayacak şekilde rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek ve temyiz edenin sıfatına göre, ilk bozmadan önceki hükümde maddi hata bulunması nedeniyle ilk kararın usûlî kazanılmış hak doğurmadığı ancak ikinci karar ile usûlî kazanılmış hakkın doğduğu gözetilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, yargı denetimine olanak vermeyen bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 09/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.