8. Hukuk Dairesi 2011/4067 E. , 2011/4781 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve ... Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.07.2010 gün ve 297/456 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında adına tespit ve tescil edilen 321 ada 38 ve 40 parsel sayılı taşınmazların devamı niteliğinde bulunan bir parça yerin tespit dışı bırakıldığını açıklayarak kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, kamu malı niteliğinde bulunup özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş, anılan taşınmazın TMK.nun 713/6. maddesi uyarınca Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili, taşınmazın imar planı dahilinde kaldığını, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi uyarınca imar ve ihya suretiyle edinilemeyeceğini bildirmiş, davanın reddi ile taşınmazın Belediye adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın imar planı dahilinde kaldığı, bu nedenle imar ve ihya yoluyla iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de red gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, dosya arasında bulunan ...Kadastro Müdürlüğüne ait cevabi yazıda: Dava konusu taşınmazın 2.10.1980 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sırasında zilyetlik şartları oluşmadığından tespit dışı bırakıldığı belirtilmiş olup taşınmazın niteliği konusunda açıklamada bulunulmamıştır. Kroki üzerinde taşınmazın “boşluk” niteliğinde bulunduğu görülmektedir. Yerel mahkemece hükümden sonra temyiz incelemesi için Dairemize gönderilen dosyada, geri çevirme üzerine alınan ... İmar ve Şehircilik Müdürlüğüne ait 15.6.2011 tarihli müzekkereye verilen cevapta ise, sınırları belirtilen dava konusu taşınmazın 28.4.1994 tarihinde onaylanan uygulama imar planı içinde kaldığı ve tarımsal alan olarak görüldüğü bildirilmiştir.
Görüldüğü gibi, taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ne niteliği ile tespit dışı bırakıldığı, imar ihyaya muhtaç yerlerden bulunup bulunmadığı konusunda duraksama hasıl olmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinin son fıkrası ile il, ilçe ve kasabaların imar planı içerisinde kalan yerlerin imar ihya yoluyla kazanılması yasaklanmıştır. Niteliği kazanmaya elverişli olduğu takdirde imar planı içinde kalan bir yerin olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile kazanılması ise mümkündür. Bu bakımdan uyuşmazlık konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında paftasında ne olarak gösterildiğinin, ne niteliği ile tespit dışı bırakıldığının tereddüte meydan vermeyecek bir biçimde Kadastro Müdürlüğünden sorulup belirlenmesine çalışılması, mahallinde HMK.nun 288. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca keşif icrasıyla usule uygun şekilde çağırılacak yerel bilirkişi ve aynı Kanunun 240. maddesine göre bildirilen taraf tanıklarından dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığının sorulup belirlenmesi, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun anlaşılması durumunda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, tespit dışı bırakıldığı 1980 yılından, uygulama imar planlarının kesinleştiği 1994 yılına kadar kazanmayı sağlayan zilyetlik süresinin dolmadığı anlaşıldığından şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesi, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olmadığının tespit edilmesi durumunda ise; taşınmazın imar planı kapsamında kalmasının kazanmayı sağlayan zilyetlik süresini kesmeyeceğinden TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükümleri uyarınca araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle, davacı yararına kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine çalışılması; iddia ve savunma çerçevesinde taraflara ait delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. madde yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 03.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.