20. Hukuk Dairesi 2013/655 E. , 2013/7683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2006 yılında yapılıp, 18.09.2006 ilâ 18.10.2006 tarihleri arasında ilân edilen genel arazi kadastrosu sırasında, Yaka Köyü, 421 ada 2 parsel sayılı 1969,13 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kimin kullanımında olduğu belli olmadığı ve ayrıca bu parsel üzerinde bilinmeyen tarihte iki katlı kargir ev inşa edildiği belirtilerek 2 katlı kargir ev ve tarla niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilmiş ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ... vekili, 17.10.2007 havale tarihli dilekçesiyle, satış senedi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın müvekkili adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 7 - 8 yıldır imar ve ihya edildiği, daha öncesinde devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; davacı ... vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.05.2010 tarih ve 2010/236 - 6316 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Keşifte dinlenen bir yerel bilirkişi, dört davacı tanığı ve iki kadastro tespit bilirkişisi, çekişmeli taşınmazın öncesinde yıllarca tarım arazisi olarak kullanıldığını, 2004 yılında davacının satın aldığını ve üzerine villa ile yüzme havuzu yaptırdığını bildirdikleri halde hükme dayanak yapılan ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise taşınmazın 7-10 yıldan bu yana tarımsal faaliyette kullanıldığı açıklanmıştır. Bu durumda ziraat bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun düşmediği ve davacı gerçek kişi, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiası ile dava açtığına göre, dava konusu taşınmazın yalnızca kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kalması yeterli olmayıp zilyetlikle kazanım koşullarının davacı gerçek kişi yararına bulunup bulunmadığının ve ayrıca 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olup olmadığının da araştırılması gerektiği belirtilerek, usûlüne uygun bir şekilde orman ve zilyetlik araştırması yapıldıktan sonra ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, dava konusu taşınmazın öncesinin orman olduğu ve öncesi orman olan yerin özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastrodan önceki zilyetlik hukukî sebebine dayanılarak 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptal ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 20.03.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ..."a yükletilmesine 09/09/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.