3. Ceza Dairesi 2019/822 E. , 2019/2521 K.
"İçtihat Metni"Dairemizin 12.12.2018 tarih ve 2018/7896 Esas, 2018/19336 Karar sayılı bozma kararında, kasten yaralama suçundan sanıklar ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk Lirası, ... ve ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.000,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmalarına, cezalarının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Afyonkarahisar 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.04.2018 tarihli ve 2017/510 Esas, 2018/324 sayılı kararına yönelik yapılan itirazların reddine ilişkin Afyonkarahisar 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.05.2018 tarihli ve 2018/1227 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesi sonucu, somut olayda tek mağdurun olması karşısında, katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili ve katılan vekili için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilemeyeceği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dairemizin 12.12.2018 tarih ve 2018/7896 Esas, 2018/19336 sayılı kararıyla özetle; kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, yerel mahkeme kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309/4. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13.01.2019 tarih KD - 2018/88984 sayılı itiraznamesi ile;
“İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; sanıklar ..., ... ve ... hakkında katılan ..."u kasten yaralama suçundan yapılan kovuşturmada, kendisini vekil ile temsil ettiren katılan ..."a ve 6284 sayılı Kanun"un 20/2. maddesi uyarınca davaya katılan ve kendisini vekil ile temsil ettiren Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
30.12.2017 tarihli 30196 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe giren ve karar tarihi itibariyle yürürlükte olan 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin “Ceza davalarında ücret” başlıklı 14. maddesi;
“(1) Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir.” şeklinde düzenlenmiş, tarifenin “Birden çok avukat ile temsil” başlıklı 4. maddesinde ise aynı hukuki yardımın birden çok avukat tarafından yapılması durumunda, karşı tarafa bir avukatlık ücretinden fazlasının yükletilemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda; suçtan doğrudan doğruya zarar gördüğü için davaya katılan ... kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, katılan ... lehine tarifenin 14/1. maddesi
uyarınca münferiden vekalet ücreti hükmolunması gerekmektedir. Ancak üç sanık tarafından darp edilen katılan ... lehine üç ayrı vekalet ücretine değil tek vekalet ücretine hükmolunması da usul ve kanuna uygundur. Yerel Mahkemece 6284 sayılı Kanun uyarınca dava ihbar edilen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise şiddet eylemine maruz kalan ve kadın olan ..."un yararına olarak davaya katılmıştır. Katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının davaya katılması kanundan kaynaklanmış ve ilgili kurum da vekil aracığı ile temsil edilmiştir. Kanaatimizce katılan ..."un yanı sıra davaya katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı lehine de vekalet ücretine hükmolunması usul ve kanuna aykırı değildir. Çünkü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının vekili, katılan ..."nın vekili olarak değil ilgili bakanlığın vekili olarak davayı takip etmiş ve farklı bir hukuki yardımda bulunmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Afyonkarahisar 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara karşı itiraz istemlerinin ayrı ayrı reddine dair karar usul ve kanuna uygun olduğundan, Yüksek Dairece, Adalet Bakanlığı tarafından ihbar olunan kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi Kanuna aykırı görüldüğünden” gerekçesiyle 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesi uyarınca dosyanın itirazen incelenmesi için Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Yerinde görülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2) Dairemizin 12.12.2018 tarih ve 2018/7896 Esas, 2018/19336 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3) Somut olayda suçun tek mağduru olmasına karşın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da 6284 sayılı Kanun"un 20/2. maddesi ve 5271 sayılı CMK"nin 237/2 ve 260/1. maddesi uyarınca kamu davasına katılma hakkı olduğu ve davada katılan olarak kendisini ayrı vekil ile temsil ettirdiği dikkate alındığında, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/1. maddesinde yer alan “Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete karar verilmiş ise vekili bulunan katılan lehine Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, kendisini vekille temsil ettiren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yararına ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla;
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.