20. Hukuk Dairesi 2013/4997 E. , 2013/7665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesiyle, Taşoğlu Köyünde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda orman alanlarının kısmî ilâna çıkartıldığını, zilyetliğinde bulunan taşınmazın 101 ada 1 nolu orman parseli içerisinde bırakıldığını ileri sürerek, yapılan tesbitin iptaliyle taşınmazın adına tescilini istemiş, keşif sırasında dava konusu edilen taşınmazın Erkeç Köyü sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; davacı tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2011/6750-10393 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, öncelikle Hazine davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, P6 nolu poligon içinde bulunan taşınmazların kadastro tutanakları getirtilmeli, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; çekişmeli taşınmazın P6 poligonla birlikte üç tarafı 101 ada 1 sayılı orman parseli ile çevrili, batısı ise orman içi yol olduğundan 6831 sayılı Kanunun 17/2.maddesi gereğince orman içi açıklığı olup olmadığı düşünülmeli, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi " gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra, verilen kesin süre içinde keşif giderlerinin davacı tarafından karşılanmadığı, ayrıca taşınmazın orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddi ile dava konusu 101 ada 1 sayılı parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun, yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir (HMK m. 288 vd.-HUMK m. 363 vd.). Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli önel ve/veya kesin önelin avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin önel içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hâkim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (3717 sayılı Kanun m. 2); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin göz önünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek önel ve kesin önelin uygulamada (HMK m.324;m.94 - HUMK m.414; m.163 açısından) bir sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (H.G.K. 26.02.1975 T. 1972/1-1273 E. 1975/258 K; H.G.K. 18.02.1983 t, 1980/1-1284 E. 1983/141 K. H.G.K. 30.12.1992 t. 1992/16-666 E., 1992/769 K.; 20.H.D. 14.12.1992 t, 1992/16198-7040).
Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur.
Belirtilen genel hükümler, Kadastro mahkemeleri bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29. maddesi aracılığıyla, aynı Kanunun 36. maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır.
Yukarıda açıklanan Kanun ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararları sonucu verilen önel ve kesin önele dayanılarak, keşif giderlerinin Kanunda öngörülen sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 09.09.2013 günü oy birliği ile karar verildi.