4. Ceza Dairesi 2020/31884 E. , 2021/9420 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Resmi görevlilere görevlerinden dolayı hakaret suçundan sanık ..."nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 266/1, 72 ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun"un 4. maddeleri uyarınca 5.346,48 Yeni Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 28/03/2005 tarihli ve 2004/432 esas, 2005/190 sayılı kararının Yargıtay 4. Ceza Dairesi"nin 14/11/2006 tarihli ve 2005/9218 esas, 2006/16258 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesi gereğince adı geçen sanık yararına olan ve hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca yapılan uyarlama yargılaması sonucunda, sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 266/1. maddesi gereğince 3 kez 2 ay hapis ve 440,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun"un 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetime tâbi tutulmasına dair Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12/04/2010 tarihli ve 2010/116 esas, 2010/377 sayılı kararının 09/07/2010 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 23/02/2011 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı Türk Ceza Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince zamanaşını nedeniyle ortadan kaldırılmasına dair Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 11/12/2018 tarihli ve 2018/221 esas, 2018/437 sayılı kararının Yüksek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04/11/2020 gün ve 2020/96416 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; "1- Dosya kapsamına göre, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Lehe hükümlerin uygulanmasında usul” kenar başlıklı 9. maddesinin 4. fıkrasında yer alan; “Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında; sanık hakkındaki kesinleşmiş hükümle sonuçlanmış olan davanın zamanaşımı sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Kabule göre de, hükümlü tarafından 24/12/2004 tarihinde Nazilli Mal Müdürlüğü"ne yatırılan 1.500.000,00 Türk lirası nakdi kefalet ücretinin müsaderesi ya da sanığa iadesi yönünde hüküm kurulmamasında, isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Bir nolu isteme yönelik inceleme:
Sanık hakkında hakaret suçundan üç kez mahkumiyetine dair Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2005 tarihli ve 2004/432 esas, 2005/190 sayılı kararının Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 14/11/2006 tarihli ve 2005/9218 esas, 2006/16258 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleştiği, Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesi ve 5083 sayılı Kanun"un 2. maddesi uyarınca değerlendirme yapılması talebinde bulunulduğu, mahkemece 29/12/2006 tarihinde ek kararla sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 266/1. maddesi gereğince 3 kez 1100 TL ve 440,00 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından sanık yararına olan ve hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin değerlendirmesi zorunluluğu nedeniyle bozulduğu, uyarlama yargılaması sonucunda, Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12/04/2010 tarihli ve 2010/116 esas, 2010/377 sayılı kararı ile sanığın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 266/1. maddesi gereğince 3 kez 2 ay hapis ve 440,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun"un 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetime tâbi tutulmasına dair karar verilmiştir. Sanığın denetim süresi içerisinde 23/02/2011 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, sanık hakkındaki kamu davalarının 765 sayılı Türk Ceza Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlar hakkında sanık lehine uygulama yapılması 5237 sayılı TCK"nın 7/2 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddelerinin gereği bulunduğundan, mahkemece önceki ve sonraki yasaların cezayı artırmayı veya azaltmayı gerektiren ilgili bütün hükümlerinin somut olaya uygulanarak, ortaya çıkacak sonuçlara göre lehe yasanın ve hükmünün belirlenmesi gerekirken ve 5252 sayılı Yasa"nın 9/4. maddesinde yer alan; "kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz" biçimindeki kural gözetilmeksizin, kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Dairemizce benimsenen Yargıtay CGK’nın 20/06/2016 tarih, 2006/124 E., 2006/165 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, infaza ilişkin bir yargılama faaliyeti niteliğinde bulunan uyarlama yargılamasında “cezayı aleyhe değiştirme yasağı” ilkesinin uygulama olanağı olmadığından olağanüstü yasa yolunda da “ aleyhe sonuç doğurmama” ilkesi uygulanamayacaktır.
İki nolu isteme yönelik inceleme; sanığın, 24/12/2004 tarihinde Nazilli Mal Müdürlüğü"ne 1.500.000,00 Türk lirası nakdi kefalet ücreti yatırdığı, bu ücrete ilişkin olarak harhangi bir karar verilmediği, bu hususta mahkemece her zaman karar verilebilecek olup kanun yararına bozma konusu olamayacağından talebin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki kısmen düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İki nolu kanun yararına bozma istemi yerinde görülmediğinden CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Bir nolu isteme yönelik ilişkin olarak, Sanık ... hakkında hakaret suçundan açılan kamu davalarının 765 sayılı Türk Ceza Kanun"un 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına dair Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 11/12/2018 tarihli ve 2018/221 esas, 2018/437 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA;
3- CMK"nın 309. maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 16/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.