21. Hukuk Dairesi 2011/5811 E. , 2013/983 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi, davacı vekilince de duruşmalıolarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Mahkemece verilen karar, davalı Kurum vekilince süresinde temyiz edilmiş olup, bilahare davalı vekili temyiz talebinden feragat etmiş bulunduğundan davalı vekilinin vaki temyiz talebinin feragat nedeniyle REDDİNE, karar verildi.
2-Davacının temyizine gelince ;
Dava, davalılar murisin davacıya ait işyerinde hizmet sözleşmesi ile çalıştırılmadığının tesbiti ile davacıya ait işyerinde davalılar murisinin sigortalı olarak kapsama alınmasına ilişkin kurum işleminin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece,... Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/76-219 EK sayılı dosyası kapsamında; davacının işveren olduğu ve yanında çalıştırdığı işçinin ölümüne neden olan kazada, gerekli önlemleri almadığı, gözetim sorumluluğunu yerine getirmediği, bu şekildeki davranışları ile taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, murisin davalının işçisi olduğu vakıasının tesbit edildiği, Ceza mahkemesinin tesbit ettiği maddi vakıalar Borçlar Kanunun 53.maddesine göre;hukuk hakimini bağlayacağı, kesinleşen ceza mahkemesinin kabul ettiği maddi vakıaların aksine tanık beyanlarına itibar edilmeceği; olay günü maktül hakkında işe giriş bildirgesi vererek kuruma beyanda bulunan davacının işyerinde hizmet aktine istinaden çalıştığı kurum müfettişlerince düzenlenen tutanak ve rapor ile de belirlenmiş olup bu durumun dahi aksinin eşdeğerde bulunan delillerle kanıtlanamamış olduğundan davalılar murisinin davacıya ait işyerinde eser sözleşmesi gereğince değil, hizmet akti ile çalıştığının kabulü ile davanın reddine karar verilmişse de bu şekilde gerekçeye dayanılarak karar verilmesi hatalı olmuştur.
Somut olayda davacı ile davalılar murisinin davacıya ait tamirhane atölyesi olarak kullanılan işyerinin boya ve tadilat işi için anlaştıkları, çalışma devam ederken davalılar murisinin elindeki rulonun sapı binanın yakınından geçen gerilim hattına temas etmesiyle elektrik akımına kapılarak öldüğü, davalı Kurum müfettişi tarafından davacının işveren olarak gösterilip hakkında işyeri dosyası açıldığı, olayın iş kazası olduğunun belirtildiği, ölen davalılar murisi için davacı tarafından 19/10/2007 tarihinden işe giriş bildirgesi verildiği,.... 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/76 esas sayılı dosyasında maktülün....,müştekinin ...,sanığın ...,suçun taksirle ölüme neden olma,suç tarihinin 19/10/2007 olduğu,mahkemece 30/06/2008 tarihinde sanığın taksirle ölüme neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı,işbu hükmün temyiz edilmeksizin 22/07/2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle olaydaki hukuki ilişkinin tespit edilmesi gerekir. İstisna akdi Borçlar Kanununun 353. maddesinde "İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizameder."şeklinde tanımlanmaktadır.
İstisna akdinde müteahhit eser meydana getirmekten ibaret bir iş görme edimini borçlanmaktadır. Bir iş görme borcu doğuran sözleşme olmakla beraber, burada önemli olan, çalışmanın kendisinden ziyade, bu çalışma neticesi ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabil sonuçtur . Müteahhit, iş sahibi ile akdi ilişkiye, girerken bir sonuç (eser) meydana getirmeyi taahhüt etmektedir. Bu anlamda eser, bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Kuşkusuz bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimler de eser kavramına dahil sayılır ve istisna sözleşmesinin konusunu oluştururlar. Ücret belli bir süre çalışıldığı için değil, netice için ödenmektedir. Müteahhidin, kararlaştırılan zamandan önce taahhüdünü yerine getirmesi, ücret üzerinde herhangi bir etki meydana getirmeyecektir. Eğer ki çalışan, işgücünü belirli ya da belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir.
Somut olayda davacıya ait binanın boya işini üstlenmesi şeklinde beliren çalışma ilişkisinde, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması karşısında hizmet akdinin yukarıda tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmadığı gibi taraflar arasındaki hukuki ilişkisinin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu açık-seçiktir.
BK"nun 53. maddesi gereğince hukuk hakiminin ceza davasında tespit edilen maddi olgularla bağlı olacağı belirtilmişse de taraflar arasındaki ilişkinin hukuki nitelendirmesi davacının dayanak yaptığı kanıtların hukuk hakimi tarafından değerlendirilmesi ile çözümlenmelidir. Ceza hakiminin delilleri takdir konusundaki kanaati, hukuk davasına etkili değildir...Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/76 esas sayılı dosyasının hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.