13. Hukuk Dairesi 2016/23685 E. , 2019/10376 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan kullandığı krediler nedeniyle maaş hesabına bloke uygulanıp, haksız kesintiler yapıldığı ileri sürerek; maaşın 1/4"ünü aşmayacak miktarda tahsilat yapılmasının sağlanması ile fazla yapılan tahsilatlardan şimdilik 4.000,00 TL"nin iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Hemen belirtilmelidir ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) vesayet makamından izni düzenleyen 462/8 maddesinde, "Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması” hususuna yer verilmiş olup, davacının kısıtlılık kararı üzerine vasi tarafından açılan davalarda denetim makamından husumete izin kararı alınması gerekmektedir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) davada kanuni temsili düzenleyen 52. maddesinde “Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir ” hükmüne, 54. maddesinde "Kanuni temsilciler, davanın açılıp yürütülmesinin belli bir makamın iznine bağlı olduğu hâllerde izin belgelerini, tüzel kişilerin organları ise temsil belgelerini, dava veya cevap dilekçesiyle mahkemeye vermek zorundadırlar; aksi takdirde dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamazlar. Şu kadar ki, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahkeme, kanuni temsilcilerin veya tüzel kişilerin organlarının, yukarıda belirtilen eksikliği gidermeleri şartıyla dava açmalarına yahut davayla ilgili işlem yapmalarına izin verebilir. İzin belgesinin alınması için mahkemeye müracaat edilmesi gerekiyorsa ilgiliye, müracaatı için kesin süre verilir. Bu süre içinde mahkemeye başvurulması hâlinde bu konuda karar verilinceye kadar beklenir. Süresi içinde belgelerin ibraz edilmemesi veya mahkemeye başvurulmaması hâlinde, dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, HMK"nın 114/1-d maddesi “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunması; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip olması” hükmüne göre dava ehliyeti ve temsil dava şartı olup, HMK’nın 115.maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmü uyarınca temsil yetkisinin mahkemece resen gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda, ... 9. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2014/1586 Esas, 2015/319 Karar sayılı 06.03.2015 tarihli ilamıyla davacı ..."ın kısıtlanıp, kendisine ..."nun vasi olarak tayin edildiği, eldeki davanın da vesayeten açıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, TMK."nın 462/8. maddesi uyarınca eldeki dava için vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması ve anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, bahsedilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, davacı vasisi ... tarafından, kısıtlının avukatla temsili bakımından vesayeten verilmiş bir dava vekaletnamesi olmaksızın, bu kişinin bizzat kendisinin temsiline yönelik düzenlenmiş vekaletname ile yargılamanın sürdürülmüş ve sonuçlandırılmış olması da isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre kararı temyiz eden davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.