19. Hukuk Dairesi 2018/72 E. , 2019/5343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davası hakkında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden verilen davanın kısmen kabulüne yönelik 2015/273 esas, 2016/746 karar sayılı ve 26.10.2016 tarihli hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından verilen taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının davalının bayisi olarak çalıştığı süreçte davalıya 27.05.2011 tarihli 120.000,00-TL tutarlı teminat mektubu verildiğini, davacıya ait istasyonun mülkiyeti ... Belediye Başkanlığı tarafından yapılan ihale sonucunda el değiştirdiğinden taşınmazın tahliyesinin talep edildiğini, davalı şirket ile yapılan görüşme sonucunda bayilik sözleşmesinin fesih edildiğini 11.12.2014 tarihli ihtarname ile teminat mektubunun iadesi talep edildiği halde iade edilmediğini belirterek, davalıda bulunan 120.000,-TL tutarlı teminat mektubunun hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile teminat mektup tutarının nakde çevrildiğini ve bu tarihten itibaren ticari temerrüt faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme gereği teminat mektubunun sözleşmenin gerek cari olduğu dönemde, gerekse sözleşmenin feshini müteakip dönemde davalının olası zarar ve alacaklarının teminat altına alınmasına karşılık olarak verildiğini, davalının davacıya teslim ettiği envanter bedellerinin sözleşmenin feshinden sonra ödenmediğini, teminat mektubunun iade edilmemesinde hukuka aykırılık olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının elinde bulundurduğu teminat mektubunu nakde çevirdiği, bu tarihten sonra davalının davacıya fatura ettiği 13.893,00 TL tutarındaki hizmet faturasının davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacı tarafından faturanın iade edilmiş olmasının faturanın kapatıldığı anlamını taşımayacağı, davacı tarafından düzenlenen iade faturasının davalı kayıtlarına alınmamış olduğu, bu tutarın teminat bedelinden mahsup edilmesi gerektiği, davalının yatırım bedel tutarına ilişkin 26.102,80 TL’lik talebinin ise davacı tarafından 04.08.2014 tarihli ihtarname ile davalıya tahliyenin zorunlu olduğu, davalıca teslim edilen ariyetlerin bayiden teslim alınmasının istendiği halde davalının da bu malları almadığı, iyi niyetli bulunmayan davalının bu talebinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davacı taraf sözleşmenin sona ermesi nedeniyle çektiği ihtarla davalıdan istasyonda bulunan malzemelerini almasını istediği, bayilik sözleşmesinin 24. maddesinde malların teslimine ilişkin düzenleme bulunduğu ancak söz konusu istasyonun bulunduğu taşınmaz mülkiyetinin el değiştirmesi sonucu artık davacının bu taşınmazda faaliyette bulunma imkanının kalmadığı ve davacının, davalıya malzemeleri gelip alması konusunda ihtar çektiği birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin ilgili maddesinin davada uygulanamayacağı, davalı tarafından düzenlenen 13.893,00 TL"lik faturanın davacı kayıtlarında yer aldığı ve davacı tacir olup kendi kayıtlarının kendi aleyhine her halükarda delil niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine istinaf mahkemesince 14.07.2017 tarihinde tahkikatta eksiklik bulunduğundan incelemenin duruşmalı yapılmasına ve davalı vekilinin savunmasında belirttiği 26.102,80 TL"lik alacağının dayanağı belgelerini bedelleri ile ayrıntılı bir şekilde göstermesi için tebliğden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesine ve bilirkişi ücretinin davalı vekili tarafından yatırılmasına karar verilmiş, eksik belgeler tamamlandıktan sonra 25.10.2017 tarihinde taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
HMK"nın 353/b-3 ve 356. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, istinaf mahkemesince ilk derece mahkemesinin yaptığı tahkikat yetersiz görülmekle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve ilave tahkikat yapıldığı anlaşılmış olmakla, bu durumda HMK"nın 353/b-1. maddesinde yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceğinden uyuşmazlık hakkında yeni bir karar verilmesi gerekecektir.
İstinaf mahkemesince HMK"nın 253/b-3 maddesinde yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesi gerekli iken, HMK hükümlerine aykırı olarak verilen istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/405 esas ve 2017/3275 karar ve 25.10.2017 tarihli hükmünün BOZULMASINA, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 28/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.