20. Hukuk Dairesi 2018/2375 E. , 2019/3634 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ile davacı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve arkadaşları vekili 01/11/2013 harç tarihli dava dilekçesi ile,..... mıntıkada kain 1179 parsel sayılı taşınmazın 05/05/1964 tarihinde.... adına tapuya tescil edildiğini,...... bu taşınmazı 26/06/1967 tarihinde .....taşınmazı 12/09/1968 tarihinde ihale yoluyla satışa çıkardığını satışı ve intikallerle davacıların taşınmazda hisse sahibi olduklarını, müvekkillerinin ve murislerinin iktisap ettikleri gayrimenkulü uzun süre kullandıklarını, 1983 yılında ise davalı Hazinenin taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek tapusunun iptaline yönelik dava açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda taşınmazın tapusunun iptal edildiğini, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya dair haklarını saklı tutarak dava konusu taşınmazın gerçek değerinin mahkemece tespit edilerek, tespit edilen bu değerin 12/06/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Hazineden tahsili ile her müvekkiline hissesi oranında ödenmesini talep etmiştir.
Davacılar ... ve arkadaşları vekili 10/06/2014 tarihli dava dilekçesi ile, müvekkillerinin maliki olduğu Hatay ili, İskenderun ilçesi, 3. mıntıkada kain 1179 parsel sayılı taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek tapusunun iptali nedeniyle doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya dair haklarını saklı tutarak dava konusu taşınmazın gerçek değerinin mahkemece tespit edilerek, tespit edilen bu değerin 12/06/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Hazineden tahsili ile her müvekkiline hissesi oranında ödenmesini talep etmiş,......sırasında kaydedilen dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
İlk derece mahkemesi olan...... Mahkemesince;
A) Asıl dava olan 2013/560 Esas sayılı davanın kabulü ile, 2.043.271.99-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak hisseleri oranında davacılara......Mirasçıları; ... hissesi 340.545,33TL, ... hissesi 340.545,33TL, ... hissesi 340.545,33TL, ......Mirasçıları; ... hissesi 255.409,00TL, ....... hissesi 255.409,00TL, ... hissesi 255.409,00 TL,...... hissesi 255.409,00TL verilmesine,
........
B) Birleşen dava olan 2014/717 Esas sayılı davanın kabulü ile,15.665.085,34-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak hisseleri oranında davaşcılara (Nesimi Cezayirli Mirasçıları; ... hissesi 2.043.272,00 TL,...... hissesi 1.532.454,00 TL, ... hissesi 1.532.454,00 TL, ... hissesi 1.532.454,00 TL, ... hissesi 1.532.454,00 TL-) ve davacılar (... hissesi 2.724.362,67TL, ... hissesi 2.724.362,67TL, ... hissesi 510.818,00 TL, ... hissesi 510.818,00 TL, ... hissesi 510.818,00 TL, ... hissesi 510.818,00 TL) verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, davanın esasına ilişkin bir inceleme yapılmadan 6100 sayılı Kanunun 353/b-2 maddesi gereğince .......Mahkemesinin 26/05/2017 tarihli 2013/560 E., 2017/1841 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
A) Asıl dava olan 2013/560 Esas sayılı davanın kabulü ile,
2.043.271.99-TL maddi tazminatın 12.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak hisseleri oranında davacılara ....... Mirasçıları; ... hissesi 340.545,33 TL, ... hissesi 340.545,33 TL, ... hissesi 340.545,33 TL, ......Mirasçıları; ... hissesi 255.409,00 TL, ... hissesi 255.409,00 TL, ... hissesi 255.409,00 TL, ... hissesi 255.409,00 TL verilmesine,
B) Birleşen dava olan 2014/717 Esas sayılı davanın kabulü ile,
15.665.085,34-TL maddi tazminatın 12.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak hisseleri oranında davacılara ...... Mirasçıları; ... hissesi 2.043.272,00 TL,......hissesi 1.532.454,00 TL, ... hissesi 1.532.454,00 TL, ... hissesi 1.532.454,00 TL, .......hissesi 1.532.454,00 TL-) ve davacılar (... hissesi 2.724.362,67 TL, ... hissesi 2.724.362,67 TL, ... hissesi 510.818,00 TL, ... hissesi 510.818,00 TL, ... hissesi 510.818,00 TL, ... hissesi 510.818,00 TL) verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Dosya kapsamından....ilçesi, 3. mıntıka mahallesi 1179 parsel sayılı 2800 m2 yüzölçümlü taşınmazın kadastro yoluyla tescili yapılmadığı, tapusuz yerlerden iken 1580 sayılı Kanunun 159 ve 2644 sayılı tapu kanunu hükümlerine göre 05/05/1964 tarihinde ... adına tapuya tescil edildiği,.... tarafından da 12/09/1968 tarihinde ihale yoluyla .....satıldığı, Şubat 1971 tarihinde .....’ye, ... hissesinin 5/100"lük kısmının trampa ile..... hisselerinin taksim ve intikal nedeniyle ve.... hissesinin de intikal suretiyle mirasçılarına geçtiği,.... Mahkemesinin 29.01.1997 gün 1983/840 E. - 1997/19 K. sayılı kararıyla taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına karar verildiği, hükmün Yargıtay 1. Hukuk Dairesince onandığı, kararın düzeltilmesi talebinin reddine dair karar ile 12.06.2013 tarihinde kesinleştiği, asıl davanın 01/11/2013, birleşen davanın ise 10/06/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki, tapu kaydının iptali ile davacı tarafın malvarlığında oluşan gerçek zarara ilişkin tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihi, zararın meydana geldiği tapu iptal kararının kesinleştiği 12.06.2013 tarihi olup, bu tarihe göre taşınmazın değeri,
....
değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken mahkemece, değerlendirme tarihi olarak dava tarihini esas alan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğu gibi dosya kapsamında toplam 3 keşif yapılmış, birinci keşfe katılan bilirkişilerce taşınmazın m2 bedeli 7000 TL, ikinci keşfe katılan bilirkişilerce düzenlenen asıl ve birinci ek raporda 7.200 TL, ikinci ek raporda 5.900 TL, hükme esas üçüncü keşfe katılan bilirkişilerce ise 7297,40 TL olarak belirlenmiştir. Bu hali ile mahkemece yapılan keşiflerde görev alan bilirkişi kurul raporları taşınmazın m2 bedeli ve dolayısı ile toplam değeri hususunda birbiriyle yüksek oranda çelişkili olduğu halde çelişki yöntemince giderilmeden hüküm kurulmuştur.
Ayrıca; asıl davacılar vekili fazlaya dair haklarını saklı tutarak dava konusu taşınmazın gerçek değerinin mahkemece tespit edilerek, tespit edilen bu değerin 12/06/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı Hazineden tahsili ile her müvekkiline hissesi oranında ödenmesini talep etmiş, dava edilen tazminat miktarını 500.000 TL olarak göstermiş, birleşen dosya davacıları ise benzer iddia ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava edilen tazminat miktarını 300.000 TL olarak göstermiştir.
6100 sayılı HMK"nın 107. maddesi ile 1086 sayılı HUMK"da bulunmayan ""belirsiz alacak davası"" türü kabul edilmiş olup alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı veya bu durum objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tesbit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacak olup böyle bir durumda hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez ....
Somut olayda da; davacı yan, tapusu elinden çıkan taşınmazın değerini talep etmiştir. Davacının dava açıldığı tarihte taşınmazının değerini belirlemesi objektif olarak mümkün olduğundan davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle HMK’nın 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen şekilde davacı vekilinin sözlü veya yazılı ıslah talebi bulunmamasına rağmen davacının dava dilekçesinde dava değeri olarak gösterdiği asıl dava için 500.000.- TL, birleşen dava için 300.000.-TL üzerinden HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gözetilerek hüküm kurulması gerekirken toplam 17.708.357,33 TL nin kesinleşme tarihi olan 12.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı yana verilmesine karar verilmiş olması doğru değildir.
Bu nedenlerle, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflara dava konusu taşınmaza mümkünse aynı beldeden değerlendirme tarihi olan 12.06.2013 tarihinden önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmeli, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, imar planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazın emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların .....tarafından re"sen belirlenen emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılıp yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, emsal satış yöntemine göre ve tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibarıyla taşınmazlarda meydana gelen gerçek zarar miktarı yeniden belirlenmeli, bilirkişilerden uygulanacak objektif değer artışını gerekçelendirdikleri, taşınmazın konumunu emsal taşınmaz ve çevredeki yakın imar parselleri ile birlikte gösterecekleri kroki hazırlamaları istenerek raporu denetleme imkanı sağlanmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
....
Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz edilen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde gerçek kişilere iadesine 27/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi.