Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/291
Karar No: 2019/4220
Karar Tarihi: 30.09.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/291 Esas 2019/4220 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/291 E.  ,  2019/4220 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... Nak ve Tic. Ltd. Şti vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/09/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız el koyma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 01/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
    2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Dava, haksız el koyma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; müvekkili şirket adına kayıtlı bulunan... ve 802 sayılı çekici ve römerk ile... ve 7687 plaka sayılı çekici ve römorkuna akaryakıt kaçakçılığında kullanıldığı iddiasıyla el konulduğunu, ceza yargılaması sonucunda zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verildiğini, her ne kadar araçlar yargılama sırasında iade edilmişse de 31 ay boyunca çürümeye terk edildiğinden, kullanılamaz hale geldiğini ve bu süre içinde davacının kazanılacak gelirden mahrum kaldığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Davalı ... Hazinesi vekili; yargı yolu, görev, zamanaşımı, yetki, husumet, derdestlik ve kesin hüküm itirazlarında bulunmuş, araçlara el konulmasının hukuka uygun olduğunu, davaya konu olayda idarenin sorumluluğunun bulunmadığını, araçlar için davacının sigortadan da ödeme almış olabileceğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna dayanılarak, maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
    a)Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacıya ait araçlara kaçakçılık suçunda kullanıldığı iddiası ile 27/08/1999 tarihinde el konulduğu, ceza yargılaması devam ederken 25/03/2002 tarihinde trafik kayıtlarına satılamaz, devredilemez şerhi konularak davacı şirkete iade edildiği, ceza mahkemesince verilen ilk kararın, Yargıtay bozmasından geçmesinin ardından ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/588 esasını aldığı ve son olarak 04/06/2010 gün ve 2010/255 karar sayılı ilam ile kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine de Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 13/11/2012 gün, 2011/4837 esas ve 2012/28310 karar sayılı ilamıyla dava konusu akaryakıtların naklinde kullanılan araçların hak sahiplerine iadesine, araçlar tasfiye edilmişlerse tasfiye bedelinin araç sahiplerine iadesine karar verilmesi ve sair kısımlarının aynen bırakılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve hükmün bu haliyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Zarar verici haksız fiile maruz kalan şahsın mal varlığında haksız fiil sonucu meydana gelen durum ile bu eylemden önce mevcut olan durum arasındaki fark davacının zararını oluşturacaktır. Zarara uğrayan kişinin iradesi dışında, haksız fiil neticesinde, mal varlığının aktifinde azalma ya da mal varlığının pasifinde çoğalma meydana getiren zararlar gerçek zararlardır. Burada zarar verici olay neticesinde kişinin mal varlığının mevcut miktarı ve değeri fiili olarak azalmış olmalıdır. Kaynağına, sebebine, zarar veren ile zarar gören arasındaki hukuki ilişkiye ve her somut olayda farklı şekillerde gündeme gelebilecek benzeri ölçütlere göre, zararın niteliği, kapsamı ve miktarı, her olayın kendine özgü yapısı içerisinde, değişen bir özellik gösterecektir. Açıktır ki, hükmedilecek tazminat, hiçbir şekilde zarar miktarından fazla olamaz. Zarar miktarı tazminatın azami sınırını teşkil eder (Turgut Uyar, Açıklamalı-İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, Birinci Cilt, 1990 bası, s.549). Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşamayacağından tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup; burada ilke, zarar doğurucu eylem, zarar görenin mal varlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır.
    Mahkemece, tazminat kapsamı belirlenmek üzere bilirkişi raporu alınmış ve hükme dayanak yapılan 06/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda; alternatif iki farklı hesaplama yöntemi kullanılmıştır. İlk hesaplamada dava konusu araçların el koyma tarihi olan 27/08/1999 tarihi ile iade tarihi olan 25/03/2002 tarihleri arasındaki kazanç kaybı iade tarihindeki veriler esas alınarak ve dosya kapsamına da uygun olarak 86.976,50 TL olarak hesaplanmıştır. İkinci hesaplamada ise, araçların muhafaza altında kaldıkları süredeki kazanç kaybı, dava tarihindeki veriler esas alınarak hesaplanmıştır. Ancak mahkemece, dosya içeriğine ve somut olaya uygun olan ilk hesap sonucu yerine, dosya içeriğine ve hesaplama yöntemlerine uygun olmayan ve bilirkişi tarafından alternatif olarak sunulan 278.400,00 TL zarar olduğunu belirten ikinci hesap sonucu hükme esas alınmıştır. Şu halde; dava tarihindeki aylık kazanç esas alınarak davacı zararını belirleyen hesap yöntemine göre belirlenen miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    b)Davaya konu olay nedeniyle yapılan ceza yargılamasının aşamaları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; elli beş sanıklı ceza dosyasında, sanıklar hakkında teşekkül halinde gümrük kaçakçılığı, toplu kaçakçılık ve mühür fekki suçlamalarıyla kamu davası açılması, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında şirket yetkilileri ve araç sürücülerinin beyanları ve olayın gelişimi dikkate alınarak, oluşan şüpheli duruma istinaden mevzuat gereği araçlara el konulduğuna göre, zararın oluşmasında davacının müterafik (bölüşük) kusuru bulunduğu açıktır. Bu durumda, hükmedilecek tazminat miktarından BK.43 (TBK.51) maddesi gereğince uygun miktarda indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda 2 (a ve b) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine 30/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi