10. Hukuk Dairesi 2014/9493 E. , 2015/6951 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Fransa sigorta rejimine giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, 03.07.2007 tarihli başvurusu ile Fransa’da geçen yurtdışı sürelerini borçlanmak istediği, Kurumun 19.07.2007 tarihli işlemi ile yurtdışında geçen 01.01.1982-31.12.2006 tarihleri arasındaki süre için 31.500 Dolar borçlanma bedeli çıkardığı, dosyada bu borçlanmaya ilişkin ödemenin görünmediği, Mahkemece; davacının kesin süre içerisinde gerekli başvuruyu yaparak borçlanmış olduğu yurt dışı çalışmaları karşılığını ödememiş olması gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti ile Fransa Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 30.maddesinin 1.bent hükmü, bir işçinin ... mevzuatına tabi olmadan önce Fransız Sosyal Güvenlik rejimlerinden birine tabi olmuşsa Fransız mevzuatına ilk tabi olunan tarihin, Türkiye’de Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilk defa tabi olduğu tarih olarak kabul edileceğini öngörmüştür.
Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurt dışında geçirdikleri çalışma sürelerinin sosyal güvenlikleri açısından değerlendirilebilmesi amacıyla 22.05.1985 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunan 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan ... Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunla, ... vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, ... vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu sürelerin arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini öngörmüştür.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ile Fransa arasında imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi kapsamında, Türkiye’de sigorta başlangıcına esas olan Fransa sosyal güvenlik rejimine ilk tabi olunan tarihinin, 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanılması ile mümkündür.
Öte yandan; 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 29"uncu maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesinin beşinci fıkrasına “Ancak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde ... sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin ... sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek; yurtdışında ilk defa çalışmaya başlayanların bu çalışmalarının ilgili sözleşme kapsamında Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapma şartına bağlanmıştır.
Unutulmamalıdır ki, Fransa sosyal güvenlik rejimine ilk tabi olunan tarihin ... sigorta başlangıcı olarak kabulü özünde söz konusu tarih itibariyle bir gün çalışıldığının kabulü anlamını da taşımaktadır. Bu nedenle, ... sigorta başlangıcı olarak kabul edilen tarihe ilişkin sürenin fiilen borçlanılmış ve ... sosyal güvenliği bakımından değerlendirilebilir hale getirilmiş olmasını aramak, yerinde olacaktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 94. maddesinde; “ Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hakim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi halde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” düzenlemesi vardır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 94. üncü maddesinde biri "Yasal" öteki "hakim tarafından tanınan" iki türlü sürenin varlığı kabul edilmiş ve bu sürelere uyulmayan hallerde karşılaşılacak sonuç açıklanmıştır. Yukarıda sözü edilen maddeye göre yasal süre veya hakim tarafından tanınan süre içinde yapılması gereken işlem ilgili tarafça yapılmazsa hakkın ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Yasal süre içinde yapılması gereken şeyin ne olduğu yasalarda yazılmış ve gösterilmiştir. Hakimin tanıdığı süre içinde yapılması istenilen işlemin ne olduğu ise hakimin bu yöne ilişkin bulunan ara kararında her halde açıklanmış olmalıdır. Hakimin süreye ilişkin ara kararının tereddüt uyandırmayacak, yorumu zorunlu kılmayacak, yanlış anlamayı önleyecek, ilgili tarafından kolaylıkla anlaşılacak derecede açık, sade ve sınırlı olması gereklidir. Özetle hakimin kesin süreye ilişkin ara kararında ilgili tarafın yapması gerekli görülen işler, sade bir dil kullanılarak "kolayca" anlaşılabilir biçimde "birer birer" ve "açıkça" gösterilmiş olmalıdır.
Somut olayda, davacı vekiline 03.12.2013 tarihindeki duruşmada, Kuruma başvuru yapılması için verilen kesin süreye ilişkin ara karar, kesin süre sonucu doğuracak nitelikte değildir. Bu nedenle ihtarlı ve yerine getirilmesi gereken hususlar, süreler ve miktarlar belirtilerek ara karar düzenlenmeli veya müzekkereye konu yapılmalıdır. Bu nedenle; Mahkemece kesin süreye uyulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerekir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.