1. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/13638 Karar No: 2011/827 Karar Tarihi: 26.01.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13638 Esas 2011/827 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalılar, bir taşınmazın tamamına sahip olduklarını iddia etmişlerdir. Davacı ise taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını savunarak bu kısmın tapusunun iptal edilmesi ve yıkım istemiştir. İlk olarak verilen karar hak düşürücü sürede dolayı davanın reddine karar vermiştir. Davacı bu karara itiraz ederek temyiz başvurusunda bulunmuştur. Yapılan değerlendirme sonucunda, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Ayrıca, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilemeyeceği kararlaştırılmıştır. Ancak, avukatlık ücreti tutarının davalı tarafından ödenip ödenmeyeceği konusunda karar verilmemiştir. Bu nedenle, karar genel ilkelerde de değerlendirilerek davalı lehine bir karar verilip verilmeyeceği tartışılması gerekmektedir. Sonuç olarak, davacı Hazinenin temyiz itirazları kabul edilerek karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, 5841 Sayılı Kanun ve 3402 Sayılı Kanun'un 12/3 maddesine ilave düzenlemeler getirilmiştir. Ayrıca, 6099 Sayılı Kanun'un 16 ve 17. maddeleri avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceğini öngörmektedir.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalıların miras bırakanı adına kayıtlı 13 nolu parselin bir kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, bu kısmın tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasını ve yıkım istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Dava konusu taşınmazın dayanak tapu kaydına göre miktar fazlası olan kısmın tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Mahkemece, hükmüne uyulan Daire bozma kararı gereğince işlem yapılmak suretiyle 5841 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükmüne getirilen bazı ilave düzenlemeler gözetilmek suretiyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş olması, ayrıca hükümden sonra 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren yine 3402 Sayılı Yasaya ilaveler getiren 6099 Sayılı Yasanın 16. ve 17. maddeleri gereğince yargılama giderleri ve 29.05.1957 tarih 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu giderlerden sayılan Avukatlık ücretinden de davalının sorumlu tutulmaması doğrudur. Hazinenin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ancak, yargılama sırasında 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde; "...Avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği" 17.maddesiyle de; davalı tarafın sorumlu tutulmaması süreci uzatılarak "infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu" hükmü gereğince yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulmaması öngörülmüşken davalının avukatlık ücretine müstehak olup olmayacağı yönünde bir hükme yer verilmemiştir. O halde, 6099 Sayılı Yasa ile birlikte genel ilkelerde birlikte değerlendirilip gerekçelendirilmek suretiyle davalı yararına avukatlık ücreti verilip verilmeyeceğinin tartışılması yönünden hüküm bozulmalıdır. Davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi