17. Hukuk Dairesi 2013/21145 E. , 2014/104 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ :26/12/2012
NUMARASI :2011/732-2012/568
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı çekici römorkunun, park edildiği yerden çalındığını, olayla ilgili Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı"na müracaatın yapıldığını, römorkun bulunamadığını belirterek römorkun kasko bedeli 50.000,00 TL"nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne, 42.000,00 TL"nin 09/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacıya ait araç üzerinde dava dışı G.Motorlu Araçlar Pazarlama Ltd. Şti."nin rehin hakkı sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
6762 sayılı TTK.nun 1269. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1270. maddesi hükmü
gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 879. maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir.
Somut olayda, dain mürtehin sıfatı bulunan ve menfaati olan dava dışı rehin hakkı sahibi şirketten, dava açmaya ve tazminatın davacıya ödenmesine muvafakatinin olup olmadığı hususu araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, dava dışı rehin hakkı sahibi şirketten, davanın açılmasına ve tazminatın davacıya verilmesine muvafakatinin olup olmadığı hususu sorulmalı, muvafakati sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde davanın aktif sıfat (husumet) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerekmiştir.
2-Kabule göre de;
Haksız eylemin özel bir türü olarak düzenlenen KTK.nun 109/2 maddesindeki yaralamadan veya ölümden dolayı zarar gören 3. kişilerin alacak hakkı yönünden açılacak davalarda haksız eylem aynı zamanda Ceza Kanunu bakımından suç oluşturmakta ve daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmekte ise uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanabileceğine, 6762 sayılı TTK.nun 1263. maddesi uyarınca kasko sigorta sözleşmesi ile malın bizatihi kendisinin değil sigorta ettirenin o mal üzerindeki menfaatinin teminat altına alınmasına, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan davaların 6762 sayılı TTK.nun 1268.maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunmasına, bu düzenlemenin Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının C.9.maddesinde de açıkça ve aynen yer almasına, 6762 sayılı TTK.nun 1292. ve 1299. maddeleri hükmü uyarınca zamanaşımı süresinin alacağın muaccel olduğu gün yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günü olmasına, kasko sigortası nedeniyle maddi tazminat talebinin sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmasına göre kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan ve araç hasar bedeli istemine konu tazminat taleplerinde uygulanacak dava zamanaşımı süresi 2 yıldır. Somut olayda, sigortalı aracın 2008 yılı Ağustos ayında çalındığının anlaşıldığı ve davacı şirket yetkilisi tarafından 11/08/2008 tarihinde Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı"na şikayette bulunulduğu gözetildiğinde davanın açıldığı 15/12/2011 tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 13.1.2014 gününde Üye E.S.Baydar"ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Somut uyuşmazlıkta, davacının sigorta ettireni, davalı Ergo Sigorta AŞ"nin de kasko sigortacısı olduğu aracın çalınması nedeniyle 50.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açılmış,
Davalı davanın reddini savunmuş,
Yargılama sonucunda mahkemece "davanın kısmen kabulü ile 42.000,00 TL"nin 9.4.2011 temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline...." karar verilmiş,
Kararın yasal sürede davalı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda "1-....dain ve mürtehin sıfatı bulunan G. Motorlu Araçlar Pazarlama Ltd. Şti"nin davaya muvafakatı olup olmadığının araştırılması, muvafakat sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi, 2-Kabule göre de, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken..." gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur..
Sayın çoğunluğun 1 nolu bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum.
4721 Sayılı TMK"nın Taşınır Rehni Başlıklı 940/2 maddesi "Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği",
Yine aynı Yasanın taşınmaz rehni bölümünde yer alan Sigorta Tazminatı Üzerindeki Hak Başlıklı 879.maddesi "Muaccel olan sigorta tazminatının malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebileceği..",
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK 1269 maddesi "Bir malı muayyen rizikolara karşı temin etmekte para ile ölçülebilecek bir menfaati olan malikin, malikin adi veya rehin alacaklısının, malın muhafazasından dolayı malikine karşı mesul olan acente, kiracı, komisyoncu ve diğer kimselerin malın muhafazasında hakikaten menfaati olan kimseler yahut bunların kanuni temsilcilerinin bu menfaati sigorta ettirebilecekleri",
Mülga TTK 1270 maddesinde "Bir kimsenin diğer bir kimsenin nam ve hesabına dahi sigorta akdedebileceği, şu kadar ki o kimsenin nam ve hesabına hareket ettiği kimseyi temsile selahiyetli değilse sigorta priminden dolayı bizzat mesul olacağı..",
Karar ve temyiz inceleme tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 1456 maddeside "1-Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki malike ait menfeat sigortalandığı takdirde kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkının sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceği, 2-Sigortacıya mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça sigortacının sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemeyeceği, ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek bulunmadığı.." hükmünü taşımaktadır.
Gerek Yüksek 11.Hukuk Dairesi"nin ve gerekse Dairemizin kararlarında rehin alacaklısının davaya muvafakat etmemesi veya rehin alacağının ödenmemesi hali dava ön şartı olarak değerlendirilerek bu halde davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmekte ise de tarafımızca bu görüşe itibar edilmemektedir.
Zira 4721 Sayılı TMK 940/2 maddesine dayanılarak tesis edilen ve sicile kaydedilen menkul rehninde kıyasen uygulanması gereken TMK 879.maddesi ve temyiz incelemesi sırasında yürürlüğe giren 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesinde de açıkça öngörüldüğü üzere rehin alacaklısının muvafakatının bulunmaması sadece sigorta tazminatının sigorta ettirene ödenmesine engel teşkil etmektedir. Sigorta ilişkisinin tarafı bulunan, sigortalı aracı hasarlanan davacının Kasko Poliçesi Genel Şartları kapsımında aracındaki hasar bedelini talep etmesinde, sadece ödemeye ilişkin anılan yasa hükümlerinin dava önşartı olarak değerlendirilmesi, davacınında, rehin alacaklısının da hakkına kavuşmasını engelleyici davalı sigorta şirketini haksız zenginleştirici bir sonuç doğurduğu gibi anılan yasa hükümlerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Bu durumda, dava dışı Günay Motorlu Araçlar Pazarlama Ltd. Şti"nin rehin alacağı nedeniyle davalı sigorta şirketinin sigorta bedelini davacı sigortalıya ödemesi sırasında öncelikle rehin alacağını ödemesi varsa artan kısmın ise sigortalıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçeye ve TMK 879 ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesi gereğince dain ve mürtehin Günay Motorlu Araçlar Pazarlama Ltd. Şti"nin davaya kayıtsız ve şartsız muvafakatı dava ön şartı niteliğinde bulunmadığından, rehin alacağı sigortalıya yapılacak ödeme sırasında öncelikle dikkate alınması gerektiğinden sayın çoğunluğun 1 nolu bozma gerekçesine karşıyım.