Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/26965
Karar No: 2013/17391
Karar Tarihi: 25.6.2013

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/26965 Esas 2013/17391 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi         2012/26965 E.  ,  2013/17391 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kısmen kabul kısmen reddine karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR
    Davacı, davalının vekili olarak dava ve icra dosyalarını takip ettiğini, kendisine herhangi bir vekalet ücreti ve masraf ödenmediği gibi, 17.5.2010 tarihli ihtarla da haksız olarak vekaletten azledildiğini, alacaklarının tahsili için başlatmış olduğu icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, görevini gereği gibi yerine getirmeyen davacıyı haklı olarak azlettiğini savunarak, davanın reddini dilemiş, açmış olduğu karşı dava ile de, davacının kendisi adına yapmış olduğu tahsilatları bildirmeyerek yedinde tuttuğunu, bu nedenle zarara uğradığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    Mahkemece, azlin haksız olduğu kabul edilmek suretiyle, resen yapılan hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne, takibe yapılan itirazın 7.615,14 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ve inkar tazminatına ilişkin talebin ve karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” Hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil 2012/26965 2013/17391
    Avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
    Somut olaya bakıldığında; taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığına ilişkindir. Davacı, azlin haksız olduğunu ileri sürerken, davalı ise davacının, 8. İcra Müdürlüğünün 2009/3704, 2009/3708, 2009/7969 2010/4833 esas sayılı dosyalarından vekaleten tahsil etmiş olduğu miktarları kendisine bildirmediğini, ancak azilden sonra bir kısım tahsilatları ilgili dosyalara bildirdiğini, bu nedenle davacıyı haklı olarak azlettiğini savunmuş, davacı ise bu savunmaya karşılık, yapmış olduğu tahsilatları, hapis hakkı gereğince davalıdan olan alacaklarına mahsup ettiğini belirtmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Avukatlık Kanununun 166. maddesinde tanımlanan hapis hakkı, sadece vekalet ücreti alacakları ve yapılan giderler oranında kullanılabilir. Avukatın, müvekkili nam ve hesabına tahsil etmiş olduğu alacak ve değerlerden, ücret ve masraf alacağından fazla bir miktarını “hapis hakkı” adı altında elinde tutması, bu hakkın yasaya konuluş amacına aykırı olduğu gibi, avukatlık meslek kurallarına da aykırıdır. Aynı şekilde hapis hakkını kullanan avukatın, müvekkilin nam ve hesabına tahsil ettiği alacakları geciktirmeksizin ... sahibine bildirmesi, hangi işten dolayı ve ne miktarda ücret ve masraf alacağı olduğunu açıklaması ve konu ile ilgili karşı tarafı bilgilendirdikten sonra, alacağı oranında hapis hakkını kullanması gereklidir. Esasen bu durum, avukatın müvekkiline hesap verme yükümlülüğünün de tabii bir sonucudur. Nitekim, Avukatlık Kanununun 34. maddesinde, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” hükmü, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 43. maddesinde de, “Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir.” Hükmü bulunmaktadır.
    Öte yandan avukat, ancak muaccel olan vekalet ücreti alacakları yönünden hapis hakkını kullanabilir. Yasada avukatlık ücretinin ne zaman muaccel olacağı konusunda açık bir hüküm bulunmamakla beraber, Avukatlık Kanununun 171/1 maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar
    takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, ... ve işlemler ücreti karşılığıdır.” Hükümleri gereğince vekalet ücreti alacağının, üstlenilen işin bitmesi ile muaccel hale geldiğinin kabulü gerekir. Bu kabule göre avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini isteyemeyeceği gibi bu noktada hapis hakkını da kullanamaz.
    Hapis hakkı ile ilgili bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacı avukatın, davalıya vekaleten bir kısım tahsilatlar yaptığı ve bu tahsilatları, vekalet ücreti alacaklarına ilişkin hapis hakkını kullanmak suretiyle yedinde tuttuğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, az yukarda belirtilen ilkeler doğrultusunda öncelikle hapis hakkının, Avukatlık Kanunu ve meslek kuralları hükümlerine göre, usulüne uygun olarak ve gerektiği gibi kullanılıp kullanılmadığı incelenip, değerlendirilmeli, azlin haklı olup olmadığı da buna göre belirlenip, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek, yeterli araştırma yapılmadan, azlin haksız olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya ayıkırı olup bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 25.6.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi