8. Hukuk Dairesi 2011/811 E. , 2011/4564 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine aralarındaki tescil davasının reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 01.12.2010 gün ve 70/311 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı 110 ada 55 parsel sayılı taşınmazın 60 yılı aşkın süreden beri zilyetliği altında bulunduğunu, kadastro çalışmaları sırasında malik hanesinin boş bırakıldığını açıklayarak; bu yerin malik hanesinin adına yazılarak tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine davanın reddine savunmuştur.
Mahkemece kesin hüküm nedeniyle; davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; dava konusu 110 ada 55 nolu parsele ilişkin kadastro tutanağı getirilmiştir. Yapılan incelemede; koyun ağılı ve arsası niteliğiyle, 4700 m2 olarak, senetsizden, 27.01.1992 tarihinde tespitinin yapıldığı, ancak, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/67 Esasında davalı olduğu için malik hanesinin boş bırakıldığı görülmüştür.
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/67 Esasında kayıtlı dava dosyası getirilmiştir. Davacıları: ... (Eldeki davanın davacısı) ve Kalabalık Kutur, davalıları ise Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği olduğu, istemin; sınırları davacı dilekçesinde yazılı taşınmazın 30 yılı aşkın süreden beri zilyetlikleri altında olduğundan tescilini talep ettikleri anlaşılmıştır. O davanın ilk oturumda davacılar “… bu yer 30 yılı aşkın süreden beri zilyetliğimiz altındadır. Bizden önce babamız kullanıyordu, adımıza tesciline karar verilmesini talep ediyoruz….” biçiminde açıklamada bulunmuşlardır. ...isimli kişi yöntemine uygun olarak müdahil olmuştur. Mahkemece, yapılan keşif ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak dava konusu yerin 110 ada 13 nolu mera parseli içerisinde kaldığı anlaşılmakla davacıların ve müdahilin davasının reddine karar verilmiştir. Davacıların temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.06.1993 tarih ve 1992/7248 Esas, 1993/6987 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir. Davacının, aynı yer için o yer Sulh Hukuk Mahkemesine 2005/18 Esasda kayıtlı hasımsız olarak açmış olduğu tescil istekli davası HUMK.nun 409/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Açıklanan olgular mahkemenin ve tarafların bilgisi dahilindedir. Uyuşmazlık, Kadastro tespitlerinden önce ait olduğu mahkemelere MK.nun 639/1 ya da TMK.nun 713/1 maddeleri uyarınca açılan tescil davaları derdest iken o yere arazi kadastro girmesi nedeniyle tutanak tanzim edildiği tarihten itibaren Kadastro Kanununun 5. maddesinin yollamasıyla, aynı kanunun 26 ve 27 maddeleri uyarınca Kadastro Mahkemeleri görevli olacağından davaya bakmakta olana genel mahkemenin görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli ve yetkili kadastro mahkemesine göndermesi 3402 sayılı Yasanın emredici hükmüdür.
Somut olayda, tescil davası derdest iken dava konusu yer için 110 ada 55 nolu parsel olarak kadastro tutanağı tanzim edilip malik hanesi boş bırakılmıştır. Bundan ayrı, 1991/67 Esasta kayıtlı davada nitelik belirlenerek verilen ret kararı eldeki iş bu dava için kesin hüküm oluşturmayacağı kuşkusuzdur. Çünkü düzgün, doğru ve sağlıklı tapu sicil oluşturma kamu düzeni ile ilgili olup bu husus kendiliğinden gözönünde tutulur. Malik hanesi boş bırakılan bir parselle ya da taşınmaza ilişkin kesinleşen hükmün kesin hüküm olarak kabulü düşünülemez. Aksi halde sicilin oluşturulması sağlanamaz ve engellenmiş olunur. Öte yandan, malik hanesi boş bırakılan kadastro tutanağının malik hanesini 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. fıkrası uyarınca ancak Kadastro Mahkemesi doldurur. Genel Mahkemelerin bu konuda yetki ve görevi bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26 ve 27. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilerek dosyanın kadastro mahkemesine gönderilmesi ve kesinleşen dava dosyası ile davacının bu konudaki tüm delilleri birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK.nun 428 maddesi uyarına BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 22.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.