Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/701
Karar No: 2011/4541
Karar Tarihi: 22.09.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/701 Esas 2011/4541 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/701 E.  ,  2011/4541 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    ... ile ... ve dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.07.2008 gün ve 309/114 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... dava dilekçesinde; babası ... ...’den kalan 116 ada 7 ve 16 sayılı parsellerin kadastro çalışmaları sırasında davalı kardeşi ... adına tespit ve tescil edildiklerini, taşınmazların ½ payının kendisine ait olduğunu, 45-50 yılı aşkın bir zamandan beri aralıksız, çekişmesiz olarak babası ...’ın zilyet ve tasarrufunda iken ölümü ile kendilerine intikal ettiğini açıklayarak anılan parsellerin tapu kayıtlarının ½ oranında iptali ile adına tapuya kayıt ve tescil edilmesini istemiştir.
    Davalı ... 20.4.2007 tarihli yargılama oturumunda; davacı ile anne ve baba bir kardeş olduklarını, iddia edildiği gibi taşınmazların babadan değil, annelerinden geldiğini, anneleri ...’in ilk kocası olan ...’ten 4, ikinci kocası ...’dan ise 2 çocuğu bulunduğunu, annelerinin ölümünden sonra terekenin paylaşılmadığını, bu nedenle davacı kardeşinin ½ payı değil, 1/6 payı bulunduğunu açıklayarak delillerini bildirmesi için süre istemiş, 4.5.2007 tarihli cevap dilekçesinde ise; 116 ada 7 sayılı parselin 45-50 yıl önce yapılan paylaşımda annesi ...’in ilk eşinin ölmesi nedeniyle ¼ oranında annesine düştüğünü, 4 üvey, 2 öz çocuk olmak üzere 6 kardeş olduklarını, ablalarının paylarını başka yerden aldıklarını, dava konusu 7 sayılı parselin yerini de kendisine verdiklerini, 45-50 yıl önce yapılan paylaşımda babasına düşen tarlanın babası tarafından satıldığını, 116 ada 16 sayılı parsel olduğunu, satılan bu parselin yerini yaklaşık 40 yıl sonra sattığı şahıstan geri aldığını, kadastroda da kendisine yazıldığını, 116 ada 18 sayılı parselin ise, davacı ... adına tespit ve tescil edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece 4.12.2007 tarihli yargılama oturumu ara kararı ile tarafların miras bırakanları ... ve ......’in mirasçılarının davaya dahil edilmesi için davacı vekiline süre verildiği ve mirasçılarının 10.12.2007 tarihli dahili dava dilekçesi ile davaya katılmalarının sağlandığı, yöntemine uygun bir biçimde dahili dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmadıkları anlaşılmıştır.
    Mahkemece, 116 ada 7 sayılı parselin tarafların anneleri ...’ten kaldığı gerekçesiyle 1/6 pay oranında mirasçıları, 116 ada 16 sayılı parselin ise ...’in ikinci kocası muris ...’dan kaldığı görüşüyle mirasçıları davacı ... ve davalı ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından davanın kabulünün yerinde olmadığı, davacı ... vekili tarafından ise, vekil edenine az pay verildiği gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava, her şeyden önce mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğundan davacı ancak miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunabilir. HUMK.nun 74. maddesi uyarınca da mahkeme, istekle bağlı olmak koşuluyla hüküm kurabilir. Miras bırakan ...’in ilk kocası ...’ten olma çocukları tarafından yöntemine uygun bir biçimde harç yatırmak suretiyle açılmış bir dava ve istek bulunmadığına göre bunlar açısından da istek aşılarak hüküm kurulmuş bulunması az önce açıklanan HUMK.nun 74. maddesine aykırılık oluşturur. Kaldı ki, adı geçen mirasçıların davaya dahil edilmek suretiyle de taraf teşkilinin sağlanması mümkün değildir.
    Davacı ... dava dilekçesinde; taşınmazların babası ...’dan kaldığını belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, daha sonra 4.12.2007 tarihli ıslah dilekçesiyle beyanını düzelterek dava konusu taşınmazların annesi ve babasından kaldığını bildirmiştir. Davalı ... ise, dava konusu taşınmazların önce annesinden kaldığını ve paylaşımın yapılmadığını, daha sonra ise 116 ada 16 sayılı parselin babası ...’a ait olduğunu, onun tarafından üçüncü kişiye satıldığını ve yaklaşık 40 yıl sonra üçüncü kişiden bu parseli satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Görüldüğü gibi taşınmazların hangi muristen veya kimden kaldığı hususunda taraflar arasında bir görüş birliği bulunmamaktadır. Ne var ki, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve kısmi tanık beyanları ile tarafların bu yöndeki kaçamaklı beyanları gözönünde tutulduğunda dava konusu yapılan her iki taşınmazın tarafların öz annesi ...’in ilk kocası ...’ten kaldığı anlaşılmaktadır. ...’in dosyadaki bilgilere göre yaklaşık 50 yıl önce öldüğü ifade edilmektedir. Muris ...’in, ...’ten olma dört mirasçısı ve ...’ten sonra evlendiği ...’dan ise iki mirasçısı bulunmaktadır. Dosyadaki bilgilere göre ...’in ölümünden sonra ...tarafların babası ... ile evlenmiştir. Dosyadaki bilgilere göre dava konusu 116 ada 16 ve dava dışı aynı ada 17 sayılı parselin ...tarafından ...’a verildiği anlaşılmaktadır. Veriliş biçimi ve ...’a intikali konusunda herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamaktadır.
    Tüm dosya kapsamı gözönünde tutulduğunda 116 ada 7 ve 16 sayılı parsellerin esasen ...’in ilk kocası ...’ten kaldığı, ölümü ile mirasçılarına geçtiği, ...’in terekesinin mirasçıları arasında paylaşıldığına ilişkin bir bilginin elde edilemediği, bu nedenle terekenin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmaktadır. Elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınmazın bir veya birkaç mirasçı tarafından üçüncü kişiye yani ikinci kocası ...’a satılması hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. ...’ında herhangi bir şekilde kullanımına terk edilen ve elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olan, kendisine ait bulunmayan bir taşınmazı satması da olanaklı değildir. Hayatın olağan akışı ve aile birlikteliği göz önünde tutulduğunda ...’ten ...ve diğer mirasçılara gelen dava konusu taşınmazların ekip, biçmek yani kullanılmak amacıyla ...tarafından ikinci kocası ...’a verildiğinin kabulü gerekir. Kısaca dava konusu edilen taşınmazların ...’in terekesine dahil taşınmazlar olduğu ve terekenin paylaşıma tabi tutulmadığı konusunda duraksamamak gerekir. Miras bırakan ..., ikinci eşi ...’dan önce 1994 tarihinde öldüğüne göre, ... aynı zamanda ...’in mirasçısı olup eşinden kendisine gelen payı ...ve kendisinden olan çocuklara intikal etmektedir. (Muris ... 2006 tarihinde ölmüştür). Her ne kadar 116 ada 16 sayılı parsel ... tarafınan üçüncü kişiye satılmış ise de, ..."ın ölümünden sonra oğlu davalı ... üçüncü kişi ile uyuşmazlık çıkarttığı, satılan çok az yer olduğunu ileri sürmesi ve üçüncü kişininde bunu uygun görmesi üzerine satılan yer dışında kalan fazlalığın üçüncü kişi tarafından davalı ..."e iade edildiği ve kadastro çalışmalarında 116 ada 16 sayılı parsel ile davalı ..., satılan kısmın ise üçüncü kişi adına tespit ve tescil edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Böylece satılmayan ve 116 ada 16 parsel ile davalı ... adına tespit ve tescil edilen yerin muris ..."in terekesine döndüğünün kabulü gerekir. Terekeye dahil bir taşınmaz üzerinde bir veya birkaç mirasçı tarafından sürdürülen zilyetlik tüm mirascılar adına sürdürülmüş sayılır. Çünkü mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez.
    Şu halde mahkemece yapılacak iş; ...’in ilk kocası ..., ...ve ikinci eşi ...’ı da kapsayan veraset belgesinin alınması için taraflara süre ve imkan tanınması, veraset belgesi alınıp dosyaya sunulduğunda veraset belgesindeki davacı ...’nin payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, dava açmayan diğer mirasçılar da göz önünde tutularak hatalı bir biçimde her iki parsel bakımından iptal ve tescile karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Yapılan bu açıklamalar karşısında davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır.
    Davalı ...’in temyiz itirazları ise, açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün belirtilen sebeplerle HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 1.828,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine ve 1.845,20 TL peşin harcın da istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 22.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi