3. Hukuk Dairesi 2020/476 E. , 2020/1552 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun, 32180 nolu tarımsal sulama aboneliğine dayalı elektrik tüketim fatura borcundan kaynaklı olarak Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğünün 2009/7146 Esas sayılı dosyası ile 133.097,15TL için icra takibi başlattığını; alacak kalemlerinin hepsinin fahiş hesaplandığını ve bu şekilde bir borcu olmadığını, usulüne uygun tebligat yapılmaması neticesinde süresinde itiraz edemediğini belirterek; borçtan sorumlu olmadığının tespiti ile davalının takip konusu alacağın % 40"ı oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, davacıların 19.035,46TL borçlu olmadığının tespitine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak ve ek tahakkuka dayalı fatura alacağından borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK" nın 266. ve devamı maddeleri uyarınca; Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK" nın 278-279. maddelerine göre; bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; dosya içerisinde 08.06.2012 tarihli ve 25.03.2013 tarihli bilirkişi raporlarının olduğu, ilgili raporların davalı kurumun kaçak tahakkukuna dayalı alacağının söz konusu olup olmadığı; dolayısıyla, kaçak tahakkuku yapılıp yapılmaması konusunda çekişki barındırdığı ve dava konusu fatura alacaklarından da ne kadarından sorumlu olunduğu hususunun aydınlatılmadığı; bu haliyle raporların çelişkili olduğu; mahkemece, söz konusu çelişkiler giderilmeden ilk bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği görülmüştür.
Bu durumda, mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan, kaçak tespit tutanağının düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümleri esas alınarak talep edilebilecek kaçak elektrik bedelinin itirazları da karşılayacak şekilde, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli şekilde hesaplattırılması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken; itirazlar karşılanmadan, çelişkiler giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık olmak üzere, 20/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.