8. Hukuk Dairesi 2011/2141 E. , 2011/7854 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.11.2010 gün ve 44/324 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 101 ada 452, 465, 469, 473 ve 474 parsellerin davalılar miras bırakanı ... üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., ... ve ... uyuşmazlık konusu taşınmazların miras bırakanları ...’den kaldığını, davacıya satılmadığını, varsa mirasçı Soner ile davacı arasındaki sözleşmenin bağlayıcılığı olamayacağını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmazların 08.10.1996 günlü senetle davacıya satılarak zilyetliğin devredildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 101 ada 452, 465, 469, 473 ve 474 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu parsellerin kadastro tutanaklarına göre, nizalı parseller ile dava dışı aynı ada 463 parselin öncesinde bir bütün olduğu kadastro çalışmalarında taşlık, kayalık kısımlarının ayrıldığı, orman kadastro komisyonunun yaptığı çalışmalar nedeniyle de taşınmazların ayrı ayrı tespit edildiği belirtilerek; senetsizden tamamının ...’ün ceddinden intikalen ve taksimen yirmibeş yılı aşkın zilyetliğinde bulunduğu, 11.12.1983 günlü hibe senediyle oğlu ...’e bağışlandığı, onun da 08.10.1996 günlü senetle sattığı bildirilerek 24.11.1998 tarihinde davacı ... adına tespit edildikleri; bilahare tutanakların kontrolü sırasında kontrol memurları ile kadastro teknisyenlerinin görüş ayrılığı nedeniyle tutanakların komisyona gönderildiği, kadastro komisyonunun 27.10.1999 günlü kararıyla 1971 doğumlu Soner’in hibe tarihinde reşit olmadığı, bu nedenle Taciddin’e satışının da geçersiz bulunduğu, hibe ve satış işlemlerinin kanuna ve şekle uygun yapılmadığı gerekçesiyle tespitin iptali ile mirasçıları bilinemeyen ... adına tespite karar verildiği, tutanakların dava açılmaksızın 28.1.2000 tarihinde kesinleştiği bildirilmiştir.
Dosya arasındaki mirasçılık belgesine göre, ... 14.03.1986 tarihinde ölmüştür. Mirasçısı olarak davalılar ...,...,...ve ... kalmıştır. Davacı, 08.10.1996 günlü senetle davalı ...’den bütün halde satın ve zilyetliğini devraldığını ileri sürdüğü 463 parselin adına, dava konusu etmeyi düşündüğü; dava dışı 464, 468 ve 471 parsellerin Hazine adına, yine aynı senet kapsamında satın ve devraldığı dava konusu 101 ada 452, 465, 469, 473 ve 474 parsellerin ise davalılar miras bırakanı ... adına tespit edildiğini açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazların öncesinde davalıların miras bırakanları ... zilyetliğinde bulunduğu hususu tartışmasızdır. Davacı taraf, uyuşmazlık konusu taşınmazların Hasan tarafından Soner’e bağışlandığını, Soner’in de senetle kendisine sattığını bildirmiştir. Davalı ... dışındaki Hasan mirasçıları ise miras bırakanlarından intikal eden taşınmazların satılmadığını savunmuştur. Dava konusu taşınmazlar ... tarafından oğlu ...e bağışlandığı ileri sürülen 11.12.1983 tarihi itibariyle tapusuzdur. Tapusuz taşınmazların devri menkul hükümlerine tabidir. Dolayısıyla tapusuz taşınmazların hibesi şekle bağlı değildir. Ayrıca, hibe eden sağlığında hibeden rücu etmemiştir. Mirasçılarının teban hibeden rücu davası açması olanaklı değildir.
Dava konusu taşınmazların öncesinde davalılar miras bırakanı ... zilyetliğinde olduğu uyuşmazlık konusu olmadığına göre, yapılması gereken iş; mahallinde keşif icrasıyla, dava konusu 101 ada 452 parselin kadastro tutanağına eklendiği bildirilen 11.12.1983 tarihli hibe ve 08.10.1996 tarihli satış senedinin getirtilerek zemine uygulanması ve kapsamları ile bağlantılarının tayini, liste halinde bildirilen taraf tanıklarının HMK.nun 243. maddesine göre usule uygun şekilde çağrılarak keşif mahallinde dinlenilmeleri ve uyuşmazlık konusu taşınmazlar üzerinde zilyetliğin kim tarafından, ne şekilde ve hangi sıfatla sürdürüldüğü hususları üzerinde durulması, uygulanacak senetlerin nizalı taşınmaz bölümlerine ait bulunduğunun anlaşılması halinde zilyetlikle örtüşüp örtüşmediklerinin tespiti, davacı tarafından 08.10.1996 tarihli senet kapsamında satın alındığı bildirilen dava konusu parseller dışındaki yukarıda parsel numaraları yazılı taşınmazlara ait tapu kayıtları ve kadastro tutanaklarının getirtilmesi, davacının satış senedinde sınırları yazılı ve miktarı belirtilen taşınmaz bölümünün tayininde gerek davacı adına tespit edilen 463 parsel, gerek Hazine adına kayıtlı olduğu bildirilen parseller, gerekse dava konusu parsellerin sınırlarının nazara alınması ve belirlenecek yüzölçümlerinin de senette yazılı miktarla karşılaştırılarak değerlendirilmesi, davacının dayandığı satış senedi kapsamının davalı ...’e hibe edildiği iddia edilen taşınmaz bölümü dahilinde olup olmadığının belirlenmesi ve tarafların tüm delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. Maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 160,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 29.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.