Esas No: 2021/2381
Karar No: 2022/1095
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/2381 Esas 2022/1095 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/2381 E. , 2022/1095 K."İçtihat Metni"
İlk Derece Mahkemesi : Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.05.2019 tarih ve 2018/224 - 2019/137 sayılı kararı
Suç : 1-Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, 2-Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, 4-Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, 5-Silahlı terör örgütüne üye olma, 6-Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme
Hüküm : 1-Sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs
etme suçundan; TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanun 5/1,
TCK 53, 63. maddesi uyarınca verilen mahkumiyet
kararlarının kaldırılarak; sanıkların TCK’nın 309/1,
3713 sayılı Kanun 5/1, TCK'nın 39/2-c, 62, 53, 58/9,
63. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine,
2-Sanıklar ... ve ... hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini
ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etme suçlarından; CMK'nın 223.
maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına,
3-Sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet
Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından;
CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca verilen beraati
kararlarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
4-Sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye
olma suçundan; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun
5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddesi uyarınca
verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf
başvurusunun esastan reddi
5-Sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs
etme suçundan; TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanun 5/1,
TCK'nın 62, 53, 58/9, 63. maddesi uyarınca verilen
mahkumiyet kararlarının kaldırılarak; sanıkların
TCK’nın 314/3 ve 220/6. maddeleri delaleti ile
TCK'nın 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanun 5/1, TCK'nın
62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyetlerine,
6-Sanıklar ... ve ... hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye
teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini
ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etme suçlarından; CMK'nın 223.
maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına,
7-Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne
üye olma suçundan; CMK'nın 223/2-e maddesi
uyarınca verilen beraati kararına ilişkin istinaf
başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
... ile TBMM vekillerinin temyiz dilekçelerinde sanıklar ... ve ... hakkında ilk derece mahkemesince tüm suçlardan verilen beraat kararlarını ve sanık ... hakkında ilk derece mahkemesince silahlı terör örgütüne üye olma dışında kalan suçlardan verilen beraat kararlarını da temyiz ettiklerini beyan etmiş iseler de; ilk derece mahkemesince verilen kararın anılan kurum vekillerine tebliğ edilmemesi nedeniyle istinaf kanun yoluna başvuramadıkları için Bölge Adliye Mahkemesince bu sanıklar yönünden herhangi bir karar verilmediğinden bu hususta zamanaşımı süresi içerisinde mahallinde gereğine tevessül edilmesi mümkün görülmüştür.
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçu yönünden doğrudan zarar gören, davaya katılma ve hükmü temyiz etme yetkisi bulunan TBMM Başkanlığı'nın anılan suçlar yönünden CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılan olarak kabulüne,
I-Sanık ... müdafii ile sanık ... ve müdafilerinin duruşmalı inceleme talepleri yönünden;
Sanıklar hakkında ilk derece mahkemesince verilen hükmün İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi'nce yapılan duruşmalı incelemede istinaf başvurularının kabul edilerek sanıklar hakkında yeniden karar verilmiş ve karar temyiz edilmiş olmakla; Sanıklar müdafiilerinin duruşmalı inceleme isteminin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunmalarını kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
II- Katılanlar T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekillerinin sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden verilen karara ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde;
T.C. ... ve TBMM Başkanlığının silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden, anılan suçun niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmedikleri ve bu nedenle davaya katılma hakları bulunmadığından T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekillerinin temyiz taleplerinin CMK'nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE,
Gerekçeli kararın tebliğine dair mazbatalarda CMK’nın 295/1. maddesinde yazılı temyiz sebebi gösterilme zorunluluğuna ilişkin hususları havi ihtaratın bulunmaması karşısında, sanık ... ve ... müdafileri tarafından verilen gerekçeli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilmekle tebliğnamedeki temyiz isteminin reddini isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Temyizin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriği; oluş ve tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları, Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 E. 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve ... Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla, sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde, yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak, amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
III-Bölge Adliye ve ilk derece mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanılığına MEDAS üzerinden sözde Sıkıyönetim emrinin saat 22:43'de geldiği, görevli askeri personel tarafından Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Albay Arif Seyhun Kışlasında (Batı Kışla) 2. Tabur Komutanı olan ve olay akşamı nöbetçi amir olan Yarbay sanık ...'in haberdar edildiği, sanık ...'in emri okuduktan sonra Tugay Komutanı Vekili Albay sanık ...'ı saat 22:47'de arayarak "Acil bir evrak var." dediği, sanık ...'ın "Geliyorum." diye karşılık verip telefonu kapattığı, saat 22:59'da Manisa İl Jandarma Komutan Vekili Dairemizin 2021/3292 esas sayılı dava dosyası sanığı Albay ... ile sanık ... arasında geçen telefon görüşmesinde tanığın sıkıyönetim emrinden bahsetmesi üzerine sanığın "Türk silahlı kuvvetleri yönetime el koydu, tüm birlikleri silahlandırarak hazır hale getir ve ikinci bir emrimizi bekle" dediği, sanık ...'ın saat 23:03 sıralarında Tugay'a intikal ettiği, sıkıyönetim emrini incelediği ve nöbetçi amir Yarbay sanık ...'e "ani müdahale kuvveti tugay karargah binasının önüne gelsin, tabur komutanlarını ara birliklerinin başına geçsin, izinde bulunanlar dahil bütün rütbeli personel gelsin, erbaş ve erler yoklamaya çıkarılsın, yoklama alanında bulunan personele silah dağıtılsın" emirlerini verdiği, sanık ...'in de sanık ...'dan aldığı bu emirleri ilgililere ilettiği, Batı Kışlası Alay Komutanı Albay sanık ...'ın aynı emirleri tekrarladığı, Tugay Komutanlığı personelinin saat 23:30 itibariyle kışlaya gelmeye başladıkları, erlerin içtimaya kaldırıldığı, rütbeli personele silah dağıtıldığı, Manisa İl emniyet müdürü tanık ... ile sanık ... arasında saat 23:40'da geçen telefon görüşmesinde sanığın tanığa "Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, sizi sağ duyuya davet ediyorum, herhangi bir olumsuzluk istemiyorum" dediği, bu hususun tanık tarafından tutanağa bağlandığı, sanık ... tarafından haber verilmesi üzerine 1. Tabur Komutanı Binbaşı sanık ...'in saat 23:30 sularında, 2016 yılı Haziran ayında emekli olmak için dilekçe verip, izne ayrılan Batı Kışlası Alay Komutanı Albay sanık ...'ın da saat 00:00 sıralarında Tugaya gelerek Faaliyet İzleme Merkezinde bulunan sanık ... ile görüştükleri, sözde sıkıyönetim bildirisini okudukları, televizyonda darbe ile ilgili haberlerin yayınlandığı esnada sanık ...'ın elini belindeki silah kılıfının üzerine koyarak odada bulunan sanıklara yönelik "Bunun emir komuta zinciri içerisinde olmadığına inanan var mı?" dediği, sanık ...'e KOKTOD bölüğünün toplanması emrini verdiği, bunun üzerine 1. ve 2. Taburda KOKTOD birliğinin toplandığı, KOKTOD içindeki askerlere jop ve kalkan dağıtıldığı, bir kısmına G3 tüfeği verildiği, Alay Komutanı Albay sanık ...'ın cephanelikten rütbeli başına ikişer şarjör mühimmat alınmasını ve alınacak mühimmatın personele dağıtılmadan emniyet nöbetçi subaylığında kilit altında muhafaza edilmesi talimatı vermesi üzerine sanık ...'in kendi Taburundaki bölük komutanlarını toplayarak onlara yönelik "şuan ortamın çok karışık olduğunu, sivil ve askeri kanattan bir takım talimatların geldiğini ancak asker oldukları için askeri kanattan gelen emirleri dinleyeceklerini, saat 03:00'da sıkıyönetim ilan edilebileceğini, saat 06:00'da sokağa çıkma yasağının ilan edileceğini, çevre emniyetine personel görevlendirilmesi gerektiğini, birliklerin sorumlu olduğu nöbet yerlerine nöbetçilerin yanına rütbeli personelin sevk edilmesini, silahların anahtarlarının yetkili personelde olmasını, ...'ya KOKTOD takımının toplanması, piyade başçavuş ...'e 4 bin tane G-3 mühimmatını alması" emrini verdiği, sanık ...'in ise yine kendi Taburundaki bölük komutanlarını toplayarak onlara yönelik "arkadaşlar bir mesaj emri geldi, bir seferberlikten bahsediyor, doğruluğu teyit edemedik, bir bilgi kirliliği var herkes sağduyulu olsun kesinlikle dışarı çıkmayacağız, rütbeli personelin silahları yanında olsun ancak askerlere silah verilmesin, silahlıkların başına birer astsubay görevlendirin, kışla emniyeti için burdayız, tel örgü boyunda iki kişi görevlendirilsin, ancak dışardan biri girmeye çalışırsa, bir olay olursa müdahale etmesin bana acil haber versin" şeklinde emirler vererek, temyiz dışı dosya sanığı ...'ı KOKTOD birliğini kurması ve tanık ...'nu da mühimmat alımı konusunda görevlendirdiği, sanık ... ve tanık ...'nun atış mühimmat sorumlusu tanık ...'den mühimmat istemeleri üzerine tanık ...'in yazılı emir olmaksızın mühimmat çıkışı yapmayacağını beyan ederek emir konusunda Alay Komutanı Albay sanık ...'ı aradığı, mühimmat almaya gelenlere yazılı emir olmadığı için mühimmat vermediğini söylemesi üzerine Alay Komutanı Albay sanık ...'ın "iyi yapmışsın, kimseye mermi verme ve yerinde kal" şeklinde emir vererek mühimmat alınması yönündeki talimatını uygulatmadığı, saat 02:30 sularında halkın kışlanın 2 nolu nizamiye kapısı önüne toplanarak protesto gösterilerine başlaması üzerine kışlanın güvenliğinin sağlanması için Albay sanık ...'ın oluşturulan KOKTOD bölüğünden bir takımın bu bölgeye intikalini istediği, bunun üzerine sanık ...'in ... komutanlığında olan 2. Taburun gönderdiği KOKTOD takımını Otokar Sultan ile 2 nolu nizamiye bölgesine intikal ettirdiği, ancak bu takımın teçhizatı yetersiz olduğuna yönelik sanıklar ... ve ...'ın yaptığı bilgi alışverişi sonucu ile bu takımı geri gönderilerek yerine 1. Taburun gönderdiği tanık ... ve sanık ...'ın emrindeki KOKTOD takımının 2 nolu nizamiye bölgesine eski hamam olarak adlandırılan bölüme intikal ettirildiği, gelen KOKTOD takımına yönelik sanıklar ... ve ...'ın "dışarıda vatandaşın görmesi halinde bir tahrik olabileceğini, araçtan inmemelerini, binanın yan tarafında görüntü vermeden beklemelerini, içeri bir giriş olması halinde bu hatta tıkama yapma maksatlı olarak duracaklarını, girişe engel olacaklarını, eğer engel olamazlar ise kendilerini korumalarını, silahlarına sahip çıkmalarını, vatandaşa herhangi bir müdahalede bulunmamalarını" söyledikleri bölgeye intikal eden KOKTOD takımının sabah saatlerine kadar araç içerisinde bekletildikten sonra yatmaya gönderildiği anlaşılmıştır.
IV-Yukarıda belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen mahkumiyet;
Sanıklar ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından verilen beraat; sanıklar ... ve ... hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlara yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, sanık ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğu, mahkemenin ceza verilmesine yer olmadığına dair kovuşturma sonuçlarına göre oluşan kanaat ve takdirinde de bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmakla; sanıklar ve müdafileri ile T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
V- (III) numaralı bentte belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan; sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarına yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1-) Sanık ... bakımından;
Hükme dayanak yapılan ve sanık hakkında atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, CMK’nın 210. maddesi gereğince ...'in huzurda tanık sıfatıyla dinlenmesi, keza UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra, ayrıca sanığın çeşitli kurum ve kuruluşlara (hesabının bulunduğu bankalar, görev yapmış olduğu yerler, ÖSYM vb) bildirdiği telefon hatları üzerinden ankesör, kontörlü/sabit hatlardan ardışık arama kaydının bulunup bulunmadığı da araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) Sanık ... bakımından;
a-) 2016 yılı Haziran ayında emekli olmak için dilekçe verip, izne ayrılan Batı Kışlası Alay Komutanı Albay sanık ...'ın olay gecesi sanık ...'ın emriyle çağrı üzerine Tugaya gelip sanık ...'ın emirlerini teyit edecek şekilde talimatlar verdikten sonra tanık ...'in yazılı emir talebi üzerine mühimmat alınması konusundaki emrinde ısrarcı davranmayarak bu yöndeki emrini iptal etmesi, gecenin ilerleyen saatlerinde kışla önüne toplanan vatandaşların birliği basmasını önlemek ve kışla güvenliğini sağlamak için KOKTOD bölüğünün bir takımını halkın bulunduğu bölgedeki nizamiyeye sevk ederek, sanık ... ile birlikte vatandaşların tahrik olmaması için dışarıdan görünmeyecek şekilde araç içerisinde beklemelerini ve halk tarafından içeri bir giriş olması halinde bu hatta tıkama yapma maksatlı olarak duracaklarını, girişe set oluşturarak engel olacaklarını, eğer engel olamazlar ise kendilerini korumaları, silahlarına sahip çıkmaları, vatandaşa her hangi bir müdahalede bulunmayarak girişlerine izin vermeleri şeklindeki söylemleri de nazara alındığında; sanığın Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme kastıyla hareket edip etmediği değerlendirilip, suç kastının varlığının kabulü halinde eyleminin Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yardım etme suçu kapmasında kalıp kalmayacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyetine hükmolunması,
b-) Kabul ve uygulamaya göre de; Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından ayrıca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
3-) Sanık ... bakımından;
a-) 1. Tabur Komutanı Binbaşı sanık ...'in olay gecesi sanık ...'ın emriyle çağrı üzerine Tugaya gelip, sanık ...'ın emirlerini teyit edecek şekilde talimatlar verdikten sonra kendi Taburundaki bölük komutanlarına doğruluğunu teyit edemedikleri seferberlikten bahseden bir emrin geldiğini, bilgi kirliliği olduğunu ancak kışla dışına asla çıkış olmayacağını, sağduyulu olunması gerektiği şeklinde konuşma yaptığı, gecenin ilerleyen saatlerinde kışla önüne toplanan vatandaşların birliği basmasını önlemek ve kışla güvenliğini sağlamak için bölgeye sevk edilen KOKTOD takımını da sanık ... ile birlikte vatandaşların tahrik olmaması için dışarıdan görünmeyecek şekilde araç içerisinde beklemelerini ve halk tarafından içeri bir giriş olması halinde bu hatta tıkama yapma maksatlı olarak duracaklarını, girişe set oluşturarak engel olacaklarını, eğer engel olamazlar ise kendilerini korumaları, silahlarına sahip çıkmaları, vatandaşa her hangi bir müdahalede bulunmayarak girişlerine izin vermeleri şeklindeki söylemleri de nazara alındığında; sanığın Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme kastıyla hareket edip etmediği değerlendirilip, suç kastının varlığının kabulü halinde de sanığın eyleminin Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yardım etme suçu kapmasında kalıp kalmayacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyetine hükmolunması,
b-) Kabul ve uygulamaya göre de; Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından ayrıca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafileri, T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekilleri ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.