1. Hukuk Dairesi 2017/2452 E. , 2020/2136 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 270 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 31.08.1948 tarihinde kadastro çalışmaları ile 8/16 payının ...kızı ..., 2/16 payının Ahmet Şerafettin Karısı Zeliha, 3/16 payının ... oğlu ..., 3/16 payının... oğlu Mustafa adlarına tescil edildiğini, Beyoğlu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/219 Esas - 2001/808 sayılı kararı ile İstanbul Defterdarın kayyım olarak atandığını, sözkonusu taşınmazın 230.000,00 TL bedel ile kamulaştırıldığını, bu bedelden 46.000,00 TL"sinin taviz bedeli olarak vakfına ayrıldıktan sonra bakiye 184.000,00 TL"nin kayyım hesabına yatırıldığını, 5737 sayılı Yasa’nın 17. maddesi şartları oluştuğundan davalı kayyım hesabına yatırılan 184.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; "... Bilindiği üzere; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için mukataalı ya da icareteynli olup olmadığı, kayıt maliklerinin gaip olup olmadıklarının, mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur. Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde hüküm vermeye elverişli olduğu söylenemez. Şöyle ki, kayıt maliklerinin mirasçıları bulunup bulunmadığı yönünde yapılan gazete ilanlarında “... kızı ...,... Karısı ... ... ... oğlu ..nın isimlerinin yer almadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, paydaşlardan ... oğlu ...dışındaki kayıt maliklerinin paylarına karşılık gelen bedel üzerinden kabul kararı verilmiş olduğu gözetilerek “...kızı ..., ... Karısı ..., ... oğlu ...” hakkında usulüne uygun olarak ilan yaptırılması, mirasçı bırakmadan ölüp ölmedikleri hususunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; davalı kayyımın davada yasal hasım konumunda olduğu gözetilmeksizin harç, yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekâlet ücretinden sorumlu tutulmuş olması da isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ..."ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde kabule karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Hemen belirtilmelidir ki, bozma ilamına uyulmakla, taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağı ve mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
Dairenin 02.04.2015 tarihli, 2015/2630 Esas, 2015/4767 Karar sayılı ilamında, davalı kayyımın yasal hasım konumunda olması nedeniyle harç, yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, davalı kayyımın harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması hatalı olmuştur.
Ne var ki, anılan bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 2. bendinin çıkartılarak yerine “Davacı tarafın yatırdığı 2.484,00 TL peşin harcın istek halinde kendisine iadesine”; 3. bendinin çıkartılarak yerine “Davacı tarafça yapılan 300,75 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına”; 4. bendinin hüküm yerinden çıkartılmasına, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.