Esas No: 2022/1097
Karar No: 2022/2895
Karar Tarihi: 17.02.2022
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2022/1097 Esas 2022/2895 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın temyiz edilmesi sonucunda yapılan incelemede, savunma hakkının kısıtlanması, arama kararının incelenmeden hüküm kurulması, ek savunma hakkı tanınmadan mahkumiyet kararı verilmesi gibi hatalar bulunduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, sanığın hukuki durumu belirlenirken yürürlükte olan kanun maddelerinin karşılaştırılması ve uygulanması, adli para cezası belirlenirken TCK'nun 52/2. madde ve fıkrası yerine TCK'nun 52. madde ve fıkrasına atıf yapılması, hak yoksunluğu ve maktu vekalet ücreti hükümlerinin gözetilmemesi gibi hatalar bulunmuştur. Bu nedenlerle, karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 5607 sayılı Kanunun 3/10, 3/11, 3/5, 3/22 maddeleri
- 6455 sayılı Kanun
- 6545 sayılı Kanun
- 7242 sayılı Kanunun 61. ve 63. maddeleri ve geçici 12. maddesi
- 5271 sayılı CMK'nun 226. ve 237/2. maddeleri
- 5237 sayılı TCK'nun 7., 51/7, 51/8 ve 53. maddeleri
- 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 sayılı Kanuna muhalefet
HÜKÜM : Hükümlülük, erteleme, müsadere
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Müşteki Gümrük İdaresi vekilinin katılma talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden yargılama sonlandırılmış ise de, 5271 sayılı CMK'nun 260. maddesi gereğince, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan Gümrük İdaresi vekilinin hükmü temyize hakkı bulunduğu aynı Kanunun 237/2. maddesi uyarınca katılma talebinin kabulüyle davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
1-Kararın verildiği duruşmada hazır bulunan ve suça ilişkin savunmaları alınan sanığa CMK'nun 216. maddesine aykırı olarak esas hakkındaki mütalaaya karşı diyecekleri sorulmadan hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Aramanın dayanağı olan önleme arama kararının dosyaya getirtilip incelenmeden hüküm kurulması,
3- Sanık hakkında 5607 sayılı Yasanın 3/10. maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile dava açıldığı halde, 5271 sayılı CMK'nun 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınmadan sanığın 5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi,
Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanığın eyleminin 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra ise 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/11-son cümle delaletiyle anılan Yasanın 3/5, 3/10 madde ve fıkraları kapsamında bulunduğu;
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 6455 sayılı Yasa ile değişik 5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesi ile 6545 ve 7242 sayılı Yasalar ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 3/11. maddesi yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22, 5/2. maddelerinin somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
4-Doğrudan verilen adli para cezasının bir gün karşılığının belirlenmesi sırasında TCK'nun 52/2. madde ve fıkrası yerine TCK'nun 52. madde ve fıkrasına atıf yapılmak suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
5-Hapis cezası ertelenen sanığa 5237 sayılı TCK'nun 51/7. maddesi gereğince denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin gözetilmemesi,
6-Sanık hakkında verilen hapis cezasının ertelenmesi üzerine TCK'nun 51/7-8 fıkralarının ihtaratına karar verildiği halde uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
7-Dava konusu eşyanın müsaderesi sırasında uygulama maddesi olan TCK'nun 54/4. madde ve fıkrası yerine TCK'nun 54/1. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMUK'nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
8-Kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nun 53. maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
9-Kendisini vekil ile temsil ettiren ve davaya katılma kararı verilen Gümrük İdaresi lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.