MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı vekili; mülkiyeti davacıya ait 384, 676, 677, 682, 686 ve 691 sayılı kadastral parsellerde 1995 yılında yapılan imar uygulaması sonucu 121 ada 1, 2 ve 3 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu ve bilahare 1998 tarihinde yapılan imar düzenlemesi ile de 134 ada 1 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, bu parsel hakkında da 2000 yılında düzeltme ve şuyulandırma işlemleri yapıldığını; ancak 1995 ve 1998 yıllarında yapılan imar düzenlemelerinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini, bu aşamadan sonra ... İlçe Belediye Başkanlığının 01.08.2007 tarih ve 1551 sayılı Encümen kararı ile yeni bir imar uygulaması yapılarak oluşturulan 199 ada 1 sayılı imar parselinin davalı Hazine adına, 199 ada 2 sayılı imar parselinin de davalı ... adına tescil edildiklerini; ne var ki, anılan iptal kararlarından sonra kadastral parsellere dönülmeden dayanağı iptal edilen imar parselleri üzerinden yeni bir uygulama yapılamayacağını, 199 ada 1 ve 2 sayılı parsellerin yolsuz tescil edildiklerini, anılan taşınmazlar üzerinde zeytin gen merkezinin bulunduğunu ileri sürerek; tapu iptali ile kadastral parsellerin ihyası ve tescil istekleriyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, dava konusu 199 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların sicil kayıtlarının dayanağı olan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmediği ve halen geçerliliğini koruduğu, anılan imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemeyeceği gözetilerek işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak; davalı idareler, kendilerini vekilleriyle temsil ettirmişlerdir. Karar başlığında; davalı Hazine avukatının, diğer davalı ...’nin vekili olarak gösterilmiş olması ve davalı ...’ni temsil eden avukatın yer almaması, maddi hataya dayalı olup, yerel Mahkemece her zaman düzeltilebileceği açık ise de; ret sebebi ortak olduğundan davalılar yararına hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin, tek davalı lehine hükmedilmiş olması isabetsizdir. Ne var ki, anılan bu husus, yargılamanın yeniden yapılmasını gerekli kılmadığından; hükmün 3. bendinde yer alan ilk satırdaki “davalı lehine” ibaresinin “davalılar lehine” ikinci satırındaki “davalıya” kelimesinin “davalılara” biçiminde düzeltilmesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.