19. Hukuk Dairesi 2018/370 E. , 2019/5317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülmekte olan menfi tespit davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının davalı şirket ile domates yetiştirme sözleşmesi imzaladığını, sözleşme uyarınca, boş bir bonoyu teminat alarak imzalayıp verdiğini, davacının taahhütlerini yerine getirdiğini ve ürünleri yetiştirip teslim ettiğini, 17 adet kantar fişinden anlaşılacağı üzere 14/08/2014-20/09/2014 tarihleri arasında 187.969 kg domates ürünün teslim ettiğini, edimini yerine getirip hak ettiği ödemeyi de aldığını, ancak davalı şirketin teminat olarak verilen boş ve imzalı bonoyu 30/09/2014 vade tarihi atılarak ve 41.719,16 TL bedel yazılarak takip başlatıldığını, borçlu olmadığının tespitini, davalının % 20 tazminata hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin hukuka uygun olduğunu, senedin teminat senedi olmadığını, bononun teminat senedi olduğuna dair açık bir sözleşme olması gerektiğini, böyle bir iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, bonoda ihdas sebebi olarak nakit para alışverişinin gösterildiği, oysa davacının çiftçi olduğu, para alışverişinin yan delillerle ortaya konulması gerektiği, davacının bononun teminat senedi olduğunu iddia ettiği, davacı ile davalı arasındaki sözleşmede bononun teminat için verildiğine dair bir kayıt yok ise de örnek sözleşmelerde bu şekilde teminat bonosu alındığının görüldüğü, davacının 60 ton domates teslimi taahhüt ettiği ve 188 ton teslim edip bedelini aldığı, sözleşmede bono verilmesini gerektirir bir mali ödeme kaydı bulunmadığı, avans verildiğine dair bir kayıt sunulamamamışsa da kuruşu kuruşuna 41.719,16 TL"lik bir bono düzenlenmesinin hayatın olağan akışına göre mümkün olmadığı, bononun keşide tarihi ile taraflar arasındaki sözleşme tarihinin de aynı olduğu, bononun gerçek bir ödünç karşılığında düzenlenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı taraf davalıya toplam 60.000 kg domates teslim etmeyi taahhüt etmesine rağmen toplamda 188.969 kg domates teslim etmiş ve sözleşmede yazılı bedeller üzerinden ücretini aldığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyle aynı tarihte ihdas edilen bononun verilmesini gerektirir bir nakit ödeme kaydı olmadığı, davalı şirket 41.719,16 TL"lik bonoyu neye istinaden aldığını gösterir kayıtları sunamadığı, olağan hayat tecrübesinden de anlaşılacağı üzere 41.719,16-TL"nin kuruşlarına varıncaya kadar nakit olarak elden ödenmiş ve karşılığında bono alınmış olması muhtemel olmadığı, temel faaliyet alanı ticaret yoluyla kâr elde etmek olan davalı şirketin hangi sebeple davacıya borç verdiği anlaşılamadığı, davalının düzenlediği bononun gerçek bir ödünç karşılığında düzenlenmediği, davalı şirketin kayıtları davacının akdi edimini tam olarak yerine getirdiğini de gösterdiğine göre teminatın paraya çevrilmesi için gerekli şartların da oluşmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kambiyo senedi niteliğindeki bonodan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine ilişkin borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davaya konu bonoda davacı keşideci davalı ise lehtar konumundadır. Bonodaki düzenleme nedeninde ise nakden kaydı mevcuttur. Davacı sözkonusu bononun 01/03/2014 tarihli sözleşme uyarınca davalıdan alınacak mallara karşı teminat olarak verildiğini ileri sürmektedir. Davalı ise sözkonusu bononun davacıya verilen borç para karşılığı verildiğini savunmuştur. Davacı teminat iddiasını kanuni delillerle (yazılı delil veya yemin) ispat etmelidir. Davaya konu bononun sözleşme ile aynı tarihli olması ve taraflar arasında ticari ilişki olması nedeniyle dava konusu bononun mahkemece teminat bonosu olarak kabulü doğru olmamıştır. Mahkemece, davacıdan bononun teminat olduğuna dair varsa kanuni delillerinin sorulması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.