Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/19183
Karar No: 2019/3759
Karar Tarihi: 19.02.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/19183 Esas 2019/3759 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/19183 E.  ,  2019/3759 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, tazminat ve ücret alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, aylık ücret, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Davacı vekilinin temyizi bakımından;
    Davacı vekili, temyize cevap dilekçesinde, Mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasını talep etmiş olup, dilekçesi katılma yoluyla temyiz mahiyetindedir. Ancak, temyiz karar harcı ve temyiz kanun yoluna başvurma harcını yatırmaması üzerine, Mahkemece davacı vekiline usulüne uygun şekilde muhtıra tebliğ edilerek, verilen kesin süre içerisinde temyiz harçlarının tamamlanması ihtar edilmesine rağmen, temyiz harçlarının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Anılan sebeple, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun"un 434. ve 432. maddeleri uyarınca davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi.
    2-Davalı vekilinin temyizine gelince;
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı kapsamında, tarafların, yargılama konusunda tam olarak bilgi sahibi olmaları, açıklama ve ispat haklarını kullanabilmeleri gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta, davalı vekili, duruşmanın 10/11/2015 tarihli celsesine mazereti sebebiyle katılamayacağını bildirerek, duruşmanın bir başka güne ertelenmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı vekilinin mazereti hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden, yargılamaya devam edilerek aynı celse davanın karara bağlanması, hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmiştir.
    Diğer taraftan, 6100 sayılı Kanun"un 280. maddesinde, bilirkişi raporunun birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği; aynı Kanunun 281. maddesinde, tarafların bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebileceği hükme bağlanmıştır.
    Dosya içeriğine göre, ek bilirkişi raporunun, davalı vekiline 10/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı vekilinin tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde ek bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunma hakkının bulunduğu hususu gözetilmeyerek, 10/11/2015 tarihinde davanın karara bağlanması, 6100 sayılı Kanun’un 281. maddesine aykırıdır.
    Kabule göre de;
    Fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Anılan çalışmaların yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmaların bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftanın beş günü 08:00-20:00 saatleri arasında, ayda iki cumartesi günü ise 10:00-16:00 saatleri arasında çalıştığı, günlük ara dinlenme süresinin otuz dakika olduğu, bu suretle haftalık ortalama onbeş saat fazla çalışma yaptığı; dini bayramlarda üç gün çalışmadığı, diğer ulusal bayram ve genel tatillerde ise çalıştığı esas alınarak, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplandığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, bilirkişi raporunda, dosya kapsamındaki yazılı delillerin denetime elverişli olacak şekilde incelenmemesi hatalı olmuştur. Bu halde, çalışma düzeni bakımından yazılı delillerin bulunduğu tarihler bakımından, salt kayıtlara göre sonuca gidilerek işe giriş ve çıkış saatleri gün bazında dökümlendirilmeli ve haftalık bazda kırkbeş saati aşan çalışmanın olup olmadığı ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının bulunup bulunmadığı denetime elverişli şekilde incelenmelidir. Kayıt bulunmayan tarihler için ise, tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesi gerekecektir.
    Tanık beyanlarına göre sonuca gidilmesi gereken tarih aralığı bakımından ise; her iki davacı tanığının da işverene karşı dava açmış olması sebebiyle husumetli oldukları ve dolayısıyla salt husumetli tanık anlatımlarıyla sonuca gidilemeyeceği hususu gözardı edilmemelidir. Ayrıca, tanıkların, davacıyla birlikte aynı işyerinde çalıştıkları tarih aralığı ile sınırlı olmak üzere görgüye dayalı bilgilerinin bulunmasının mümkün olduğu hususuna da dikkat edilmelidir.
    Ulusal bayram ve genel tatil çalışması bakımından davacı tanığı ...’ten ve davalı tanığı ...’dan bilgilerinin sorulmaması hatalıdır. Ara dinlenme süresi noktasında ise, davacı tanığı ...’tan bilgisinin sorulmaması hatalıdır. Bu eksikler giderilmelidir.
    Ayrıca, Mahkemece hesaplamanın salt kayda dayandığı şeklindeki gerekçeyle indirim uygulanmamış ise de, bu gerekçenin dosya kapsamına uygun olmadığı görülmektedir. Yukarıdaki paragraflarda yapılan açıklamalar dikkate alınarak, sadece hesabın salt kayda dayandığı dönem bakımından indirim yapılmamalı; tanık anlatımlarına dayalı olarak hesaplama yapılan tarih aralığı için ise indirim yapılmalıdır.
    Diğer taraftan, iş sözleşmesinde, fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğuna yönelik hüküm bulunmaktadır. Bu halde, yıllık ikiyüzyetmiş saatle sınırlı olmak üzere fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğunun kabul edilmesi gerekirken, söz konusu iş sözleşmesi hükmünün dikkate alınmaması da yerinde değildir.
    Anılan sebeplerle, yukarıda yazılı maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, yargılamaya devam edilmesiyle, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti talepleri yeniden değerlendirilmelidir. Ayrıca, Mahkemece, her ne kadar karar gerekçesinde, hafta tatili ücreti ile birlikte fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmemesi sebebiyle işçi feshinin haklı nedene dayandığının kabul edildiği açıklanmış ise de, hafta tatili ücreti talebi reddedilmiştir. Dolayısıyla fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi kabulüne göre, işçi feshinin haklı nedene dayandığı sonucuna ulaşıldığı anlaşılmaktadur. O halde, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinde varılacak sonucun kıdem tazminatı talebini etkilediği de gözardı edilmemelidir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 19/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi