17. Hukuk Dairesi 2019/3584 E. , 2020/3710 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin kullandığı motosiklete davalı Kooperatife ait diğer davalı kooperatif işçisi ... idaresindeki, davalı ... tarafından sigortalı bulunan aracın çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını, davalının kusurlu olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL maddi tazminat ve 12.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne; davacı ..."in davalılar aleyhine açılan maddi tazminat davasının kabulü ile 74.152,90 TL"nin davalılar ..., ... Tüketim Kooperatifi yönünden olay tarihinden itibaren, davalı ... yönünden dava tarihi olan 04/12/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalı ... şirketinin sigorta limiti dahilinde sorumlu tutulmasına) davacının davalılar ..., ... Tüketim Kooperatifi aleyhine açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile takdiren
5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı için takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre de, davacı vekilinin hükmedilecek manevi tazminat tutarına faiz işletilmesi yönünde talebi bulunmasına rağmen mahkemece hükmedilen manevi tazminat yönünden faiz talebi hakkında bir karar verilmemiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.