(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/13870 E. , 2013/16887 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat, taraflar arasında avukatlık ücret sözleşmesi bulunduğunu, davalı müvekkili adına Kamu İhale Kurumuna şikayet dilekçesi hazırlayıp başvuru yaptığını ancak davalı tarafından haksız azledildiğini ileri sürerek avukatlık ücret sözleşmesi nedeni ile bakiye kalan 20.000-TL vekalet ücreti alacağı için başlatılan icra takibine haksız yapılan itirazın iptalini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl alacağa ilişkin davanın kabulü ile 20.000- TL"lik asıl alacağa ilişkin itirazın iptali ile takibin devamına,
takip tarihinden itibaren yasal faiz işletmesine, vekalet ücretine hak kazanıp kazanılmadığı, azlin haklığı vs. hususlar yargılama ile ortaya çıktığından, dava konusu alacak yargılama gerektirdiğinden, icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın
gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra - inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
3-Tespit giderleri yargılama giderlerinden olduğu halde mahkemece, davacı tarafından yapılan 203,80 TL tespit giderinin yargılama giderlerine dahil edilmeden karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki yapılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7.maddesi gereğince mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının hüküm bölümünün bir numaralı bendindeki “ Vekalet ücretine hak kazanıp kazanılmadığı, azlin haklığı vs. Hususlar yargılama ile ortaya çıktığından, dava konusu alacak yargılama gerektirdiğinden, icra inkar tazminatı talebinin reddine,” sözlerinin karardan çıkarılarak yerine “Asıl alacağın % 40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” söz ve rakamlarının yazılmasına, hüküm bölümünün dört numaralı bendine ise “Davacı tarafından yapılan 203,80 TL tespit giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine,hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 343,90 TL peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 1.031,52 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.6.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.