9. Hukuk Dairesi 2015/32148 E. , 2015/33224 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ücret alacağı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile genel tatil ücreti ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait inşaatta inşaat sorumlusu olarak 20/12/2011 tarihinden 15/02/2013 tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını, davacının günlük 100,00 TL yevmiye ile çalıştığını ve yol ve yemek ücretinin günlük aldığı yevmiyeden karşılandığını, davacının işçilerin yönetilmesi, malzeme temini, malzemelerin inşaatta kullanılması ve inşaatın ihtiyaçlarının giderilmesi ve geceleri inşaatta bekçi olarak kalınması gibi işlerde görev aldığını, davacının çalışma saatlerinin sabah 08:00 dan akşam 20:00 a kadar devam ettiğini, davacının Pazar günü de dahil olmak üzere haftanın 7 günü çalıştığını ve resmi bayramlarda tam gün , dini bayramlarda ilk gün hariç diğer günlerde çalışmasını devam ettirdiğini, davacının ücretli izinlerini kullanamadığını ve yaptığı fazla çalışmalarının karşılığının ödenmediğini, davacıya çalışma dönemi boyunca maaşının elden verildiğini ve halen ödenmemiş maaş alacağı bulunduğunu, davacının iş akdinin işveren tarafından hiçbir sebep gösterilmeden ve haksız olarak hukuka aykırı şekilde inşaatın kilidinin değiştirilmesi sureti ile sona erdirildiğini iddia ederek ücret alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı, fazla çalışma alacağı , genel tatil ve hafta tatili alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalının bahsedilen inşaatı kaba inşaat halinde aldığını, davacının mesleğinin elektrik ve su tesisatçılığı olduğunu, evinden ayrı yaşadığı ve iş yeri de olmadığı için ara sıra davalıya ait inşaatın bodrum katında yattığını, davacının kendi mesleki malzemelerini inşaata koyarak dışarıya iş yaptığını, davacının davalının inşaatında bekçilik yapmadığını ve inşaat ustası olmadığı için inşaatın herhangi bir biriminde de çalışmadığını, davalının inşaatını sigortalı usta ve işçilerin yaptığını, davacının inşaatta çalıştığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı ücret ve bağımlılık koşullarını içeren çalışması bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. Maddesine göre; İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur. 5521 sayılı kanunun 1. Maddesinin 1. Fıkrasında belirtilen İş Kanunu, şu an yürürlükte olan 4857 sayılı İş Kanunu’dur. Keza 4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenle 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıkları, iş mahkemelerinde çözülecektir. İş mahkemesinin diğer kanunlardaki ayrık düzenlemeler hariç görevli olması için taraflar arasında iş ilişkisi bulunması gerekir. Taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi dışında diğer iş görme edimi içeren özel sözleşmeler (vekalet, eser, ortaklık gibi) olması halinde genel hukuk mahkemelerinin(görev uyuşmazlığı), statü hukuku kapsamında olması halinde ise idari yargının görevli olması (yargı yolu uyuşmazlığı) sözkonusu olacaktır. Mahkemece taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı gerekçesine göre iş mahkemesi görevli olmayacaktır. O nedenle kabule göre genel mahkemeler görevli olacağından görev yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi yerine esastan reddine karar verilmesi hatalıdır.
Uyuşmazlığın esasına gelince;
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasına göre, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. Bağımlılık iş sözleşmesini karakterize eden unsur olup, genel anlamıyla bağımlılık, hukuki bağımlılık olarak anlaşılmakta olup, işçinin belirli veya belirsiz bir süre için işverenin talimatına göre ve onun denetimine bağlı olarak çalışmasını ifade eder.
Dosyada yer alan, Savcılık hazırlık dosyasında yer alan davalı ifadeleri, teslim formları, para makbuzları dikkate alındığında, davacının davalının talimatları ile hareket ettiği, onun adına işlemler yaptığı, hukuki ve kişisel bağımlılık unsurunun gerçekleştiği, taraflar arasında iş ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı gerekçesi ile davanın esastan reddine karar verilmesi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.