2. Ceza Dairesi 2021/19011 E. , 2021/20093 K.
"İçtihat Metni"
Sanık ... hakkında Samsun 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2006 tarihli ve 2005/53 E., 2006/196 K. sayılı ilâmı ile hırsızlık suçundan 765 sayılı TCK’nın 492/1 ve 522. maddeleri uyarınca 3 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olup, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonunda; 20/09/2010 tarihli ve 2008/22759 E., 2010/14000 K. sayılı ilâm ile sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün bozulduğu, bozma üzerine yapılan yargılama sonucu sanık hakkında Samsun 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/03/2011 tarihli ve 2010/675 E., 2011/166 K. sayılı ilâmı ile hırsızlık suçundan 765 sayılı TCK’nın 493/1 ve 522. maddeleri uyarınca 3 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 22. Ceza Dairesince yapılan temyiz incelemesi sonunda; 15/06/2015 tarihli ve 2015/1799 E., 2015/1961 K. sayılı ilâm ile sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün onandığı ve Yargıtay 22. Ceza Dairesinin sanık hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanmasına yönelik anılan 15/06/2015 tarihli ilâmı ile ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/10/2021 tarihli ve KD/2021/99395 sayılı itiraz talebi üzerine 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca itiraz hakkında karar verilmek üzere dosya Dairemize gönderilmekle yapılan incelemede;
Bozma üzerine yapılan yargılamada sanığa iki adet tebligat çıkartıldığı ancak tebligatların, tebligatta belirtilen adresin cezaevinin eski kullanılmayan kapısına isabet ettiği gerekçeleriyle bila tebliğ iade edildiği, müştekinin 24/02/2011 tarihli duruşmada alınan beyanında zararının ödenmesi halinde uzlaşmayı kabul ettiğini ifade ettiği, mahkemece 03/03/2011 tarihli duruşmada sanığın beyan ettiği ve MERNİS"te kayıtlı adreslerinden sanığa ulaşılamadığı gerekçe gösterilerek uzlaşma yoluna gidilmekten vazgeçilip sanığın 765 sayılı TCK’nın 493/1 ve 522. maddeleri uyarınca 3 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar mahkeme tarafından bozma ilamına uyulduktan sonra sanığa duruşma günü ile uzlaşmaya ilişkin olarak çıkartılan tebligatların, sanığın savunmalarında belirttiği ve bilinen son adresi olan “Gazi ..., Mahallesi ..., Sokak No:21 ...” adresi yerine “Şehit ... Caddesi ... No:94 İçkapı No: A ...” adresine tebliğe çıkarıldığı ve bu adrese çıkan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine uzlaşma yoluna gidilmediği, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre öncelikle muhatabın beyan ettiği bilinen en son adrese tebligat çıkarılması gerektiği gözetilmediğinden yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı anlaşılmakta ve buna istinaden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca “...sanığın üzerine atılı geceleyin iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından sanığa usulüne uygun olarak uzlaşma teklifinin yapılmadığı, katılanın zararının giderilmesi halinde uzlaşmayı kabul edeceğine ilişkin mahkemede alınan beyanı karşısında, sanığın üzerine atılı hırsızlık suçuna ilişkin olarak 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143 maddelerinde öngörülen ceza miktarı nazara alındığında, sanığın diğer suçlardan katılan ile uzlaşması halinde suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın hükümlerinin sanık lehine olduğu değerlendirilmekle...” şeklindeki gerekçeyle Yargıtay 22. Ceza Dairesinin yukarıda anılan onama ilamına 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca itiraz edilmiş ise de;
Sanık ...’in, müştekiye ait iş yerinin önünde gözcülük yapan olayın diğer faili suça sürüklenen çocuk ... ile birlikte hareket ederek, müştekinin iş yerine kapı kilidine zarar vererek gece vakti girdikten sonra içerideki demirden yapılmış sağlam kasayı kesici alet ile kesip açmak suretiyle kasa içinde bulunan para ve altınları çalması şeklindeki eyleminin 765 sayılı TCK’nın 493/1, 522. ve 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143/1, 116/2-4, 119/1-c, 151/1. maddelerindeki suçlara uyduğu ve uzlaşmanın sadece 5237 sayılı TCK’nın 151/1. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçu için mümkün olduğu, zira 5237 sayılı TCK’nın 116/2-4 ve 119/1-c maddelerinde düzenlenen iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçunun; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 2012/1142 E., 2013/17 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere, 5271 sayılı CMK’nın 253/1. fıkrası “b” bendi 3. No’lu alt bendi kapsamı dışında bulunduğundan, uzlaşma kapsamında olmaması nedeniyle iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği ve buna göre de mahkemece sanık hakkında 765 sayılı TCK’nın daha lehe olduğuna ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucu verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 15/06/2015 tarihli ve 2015/1799 E., 2015/1961 K. sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden, 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesi ile değişik, 5271 sayılı CMK’nın 308/3. maddesi uyarınca itiraz konusunda bir karar verilmek üzere, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 29/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.