
Esas No: 2015/3202
Karar No: 2015/6651
Karar Tarihi: 07.04.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/3202 Esas 2015/6651 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, ıslahen, 03.08.1991-23.06.2011 tarihleri arasında apartman görevlisi ve davalılara ait apartmandaki daire işlerinin takibi evlerin iç temizliği, bakımı gibi işlerde hizmet akdiyle çalıştığının tespiti ile bu sürelerin sigortalılık süresine eklenmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile Davalı ..."a yönelik açılan davanın reddine, davacının 22/05/2007-18/6/2011 tarihleri arasında asgari ücretle davalı ... nezdinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu, tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü
sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu tür davalarda davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı Kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmalarını Kuruma bildiren dava dışı işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden, imzanın murise aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile, inkar edilip de, aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan, yine, davacı tarafından, hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; dava konusu dönemde farklı işyerinden Kuruma bildirilen muris çalışmalarının gerçekliği araştırılmalı, dava konusu dönemde işyeri devri yada işverenler arasında organik bağ bulunması, başka bir deyişle, kesintisiz çalışma söz konusu olması durumunda ilk işe giriş bildirgesi verilmesinden önceki davacı çalışmaları yönünden hak düşürücü sürenin, çalışmanın sona erdiği yılın sonundan başlayacağı gözetilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Davacı, davalılara ait apartmanda görevli olarak çalışmasının tespitine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davanın,kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davacının çalışmasının niteliği, işyerinin kapsamı, yapılan iş veya işlerin devamlı olup olmadığı konusunda yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir.
Davacının çalıştığını iddia ettiği apartmanda, öncelikle apartmanın tapudan kime ait olduğunun tespiti, diğer taraftan apartmanın hangi yılda yapı ve iskan ruhsatlarının alındığı, apartmanın kaç daireli olduğu ve yönetim Kurulunun bulunup bulunmadığı, apartmanın ısıtma şeklinin ne olduğu belirlenmeli, davacının apartman görevlisi olarak hangi işleri yaptığı, şayet davacı davalılara ait dairelerin kiralanması ve bakımı gibi işlerle görevlendirilmiş ise, bu konuda davalılardan yazılı yetki alıp almadığı, kiralara verilen dairelerin ücret ve aidat ödemelerinin kime ne şekilde yapıldığı, beyanlara göre ... "da bulunan davalılara bu ücretlerden ne kadarının gönderilip gönderilmediği, davacıya yapılmış ise, bu konuda davacının elinde yazılı belgeler kapsamında, makbuz ve apartmana ait gider makbuzlarının veyahut apartmanın dış cephe yenilenmesi işi için verilen para ve yapılan işlere ait işçilik faturalarının varlığı, bunun gibi davacının talebine konu sürelerde bina içi ve dışında yapılan tüm tadilatların kimlere yaptırıldığı ve yazılı belgelerin olup olmadığı, bu konuda davacı ile iş yapmış işyerleri sahiplerinin varlığı, ayrıca davacının muhtarlık kaydının 06.03.2008 tarihi itibari ile yapıldığı anlaşılmakla, bu tarih öncesinde davacının ikametinin neresi olduğu hususu araştırılmalı, 06.03.2008 tarihi sonrasında ise davacının içerisinde oturduğu dairenin elektrik, su, doğalgaz ve çevre temizlik vergisi gibi benzeri giderlerinin kim tarafından karşılandığı, davalılar tarafından karşılanmış ise bunun hangi hizmetin karşılığı olduğu araştırılmalı, davacı hakkında tutulan Kurum müfettiş raporu ve ceza davası içeriği dikkate alınmalı, bu araştırma sonucunda yazılı belgelere değer verilmeli, diğer taraftan davacının hizmet döküm cetvelinde yer alan 32 günlük bildirimin hangi işyerinden yapıldığı, yine davacının tespitini istediği dönemde işverenin emir ve nezareti altında verilecek işi, yapmaya hazır bir şekilde beklemesi gerektiğinden, sürekli çalışmasının varlığı araştırılarak, apartmanda uzun süre ikamet edenler arasından davacının hizmetlerini bilebilecek durumdaki kat maliki olmayan sakinlerinden de kanaat edinmeye elverişli sayıda tanık dinlenilmeli, keza civar apartmanlarda uzun yıllar oturan komşu yada yakın yerlerde kayıtlara geçmiş çalışanlar ile davacının bu çalışmalarını bilebilecek durumda olan mahalle muhtarı veya azaları tespit edilip tanık sıfatıyla beyanlarına başvurularak uzun yılları kapsayan bu bilgilerinin doğruluğu konusunda tanıklar özenle dinlenilmeli ve bu yöndeki beyanları buna göre irdelenmeli, gerekirse bu hususlar dinlenen bu tanıklara ayrıntılı şekilde açıklattırılmalı ve oluşacak çelişkiler giderilmeli, böylelikle çalışma hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde sağlıklı bir biçimde ortaya konulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durulmadan, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.