8. Hukuk Dairesi 2011/4432 E. , 2011/7709 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ...1. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 08.03.2011 gün ve 353/244 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak kadastro sırasında yol olarak tespit dışı bırakılan tapusuz taşınmaz bölümünün vekil edeni adına 163 ada 6 parsel sayılı taşınmazına ilave edilerek tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ile Çamyayla Köyü vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, kadastroca tespit dışı bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar kazanmaya yeterli 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tespit dışı bırakılan bir taşınmazın TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi gereğince zilyetlikle edinilebilmesi için ilke olarak tespit dışı bırakıldığı ya da paftasında gösterildiği tarihten dava tarihine kadar diğer kazanma koşulları yanında 20 yıllık kazanma süresinin de geçmiş bulunması gerekir. Davacıların tescilini istediği yer davacıya ait dava dışı 163 ada 6 parselin batısında yer almaktadır. Anılan parselin kadastro tespiti 23.01.2009 tarihinde yapıldığına göre, dava konusu yapılan taşınmaz bölümünün paftasının da bu tarihte yol olarak bırakıldığının kabulü gerekir. Ancak, hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediğinden böyle bir işlem tespit dışı bırakma işlemi niteliğindedir.
Tescili istenen taşınmaz, bitişiğindeki parselin kadastro tespitine göre 23.01.2009 tarihinde tespit dışı bırakıldığı sırada ve kadastro ekibi bulunduğu bir anda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4.maddesi gereğince davacı tarafından uyuşmazlık çıkarılmış olsaydı kadastro ekibince böyle bir yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi gerekirdi. Davacı bu yola sapmadan doğrudan askı ilan süresi içinde (27.05.2009 tarihinde) Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz niteliğinde dava açmış, ne varki taşınmazın tespit dışı bırakıldığı gerekçesiyle ve Kadastro Mahkemesinin görevsiz bulunması sebebiyle dosyanın genel mahkemeye intikal ettirildiği görülmüştür. Dava, görevsiz mahkemede açıldığına göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 7/4.maddesi gereğince Yüksek Yargıtay ve daire uygulamaları da gözetildiğinde, davanın makul ve uygun süre içerisinde açıldığının kabulü gerekmektedir.
Kural olarak, taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihten itibaren kazanmayı sağlayan zilyetlik süresi kesintiye uğrar ve tespit tarihinden sonra 20 yıllık kazanma süresi yeniden işlemeye başlar. Ancak, davanın makul süre içinde açıldığı kabul edildiği takdirde bu durumda tespitten önceki zilyetlik hesaba katılır. Böylece davanın açıldığı tarihe kadar kadastrodan önceki zilyetlik de hesaba katıldığında 20 yıl dolduğu taktirde diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde davanın kabulü gerekmektedir. Mahkemece, davanın esası hakkında irdeleme yapmadan, kadastro tespit tarihinden dava tarihine kadar kazanmaya yeterli zilyetlik süresi geçmediğinden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.