3. Hukuk Dairesi 2015/11552 E. , 2016/4835 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalılardan ... mirasçıları vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 29.03.2016 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden ... mirasçıları vekili Av.... geldi. Karşı taraf davacılar vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldügünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili (asıl dava) dilekçesinde; dava konusu 188 parsel sayılı taşınmazın ½ payının, davacıların murisi olan Fatma Yıldız"ı evlat edinen Binnaz Doğan"ın eşi İsmail Doğan adına kayıtlı iken, davalılardan ..."ın geçersiz vekaletname ile...e kendi adına tapuya tescil ettirdiğini, daha sonra da arkadaşı olan diğer davalı ... adına devrettiğini, açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda, davanın davacılar lehine sonuçlanıp kesinleştiğini; fakat, taşınmazın dava dışı Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılmış olması nedeniyle tapuda işlem yapılamadığını; kamulaştırma bedelinin davalılar tarafından alındığını, kamulaştırma bedeline yasal faiz talep edilerek tahsilinin istenmesi halinde zararlarının karşılanmayacağını; bu nedenle, taşınmazın sanayi bölgesinde olduğu ve şu anki değerinin 88.000 TL.nin üzerinde olması gözetilerek, munzam zarar alacağı olarak; fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere 88.000 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, esas yönünden de davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece (taşınmazın bilirkişi raporu ile belirlenen dava tarihindeki değeri gözetilerek) davanın kabulüne dair verilen 24.11.2006 tarihli hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Dairemizin 19.11.2007 tarih ve 2007/10507 E.-17434 K.sayılı ilamı ile; (...davacılar vekilinin bütün, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, davada; davacılar, davalıların kusurlu davranışı sonucu kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanması halinde de zararlarının karşılanmayacağını iddia ederek; BK.nun 105.maddesi gereğince munzam zararlarının tespiti ile tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir. Munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır.
Diğer bir anlatımla, temerrüd faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı bir zarar şeklinde tanımlanabilir. Somut olayımızda, davalılar; kamulaştırılan taşınmazı haksız eylemleriyle uhdelerinde tutarak, davacıların kamulaştırma bedelini almalarına mani olmuşlardır. Dolayısıyla kusurludurlar. Davacılar, kamulaştırma bedelini faiziyle isteyebilirler. Bundan ayrı, bu davada olduğu gibi; temerrüd faizini aşan ve davalıların kusurlarıyla sebebiyet verdikleri zararlarını da talep edebilirler. Kamulaştırma tarihinde taşınmazın tapu kaydı davalılar üzerinde bulunduğundan, davacıların kamulaştırma bedelini artırılmasını talep etme ve dava açma durumu da sözkonusu olmamıştır. Bu nedenle, davacıların; munzam zarar alacağı olarak, taşınmazın kamulaştırma tarihindeki kaim değeri ve bu değerin alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereğince, dava tarihindeki ulaştığı miktarı bulunup, bu miktardan kamulaştırma bedeli ve dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamı mahsup edildikten sonra kalan miktarı almalarının hakkaniyete uygun çözüm yolu olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, taşınmazın dava tarihindeki değeri esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması; açıklanan nedenlerle doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmadan sonra 16.03.2010 tarihinde açılan ve iş bu dava ile birleştirilen 2010/197 E. Sayılı davada davacılar vekili; asıl davada bilirkişilerden alınan raporda; davacıların davalılardan 249.340,95 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, asıl davada talep edilen 88.000 TL"nin bilirkişi raporuyla tespit edilen rakamdan tenziliyle bakiye kalan 161.340,95 TL"nin 07.01.1998 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak yasal faiziyle birlikte, ayrıca asıl davada talep edilen 88.000 TL"nin bu dava tarihine kadar işlemiş faizi olan 376.574,90 TL ile dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek faizinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın ve birleştirilen davanın kabulü ile 249.340,95 TL"nin birleştirilen dava tarihi olan 16.03.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacılara veraset belgesindeki payları oranında verilmesine; davalı ... hakkındaki davanın atiye terkedilmiş olması nedeni ile bu davalı hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 30.11.2010 tarihli hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Dairemizin 22.03.2011 gün, 2011/3381 E.-2011/4506 K. sayılı ilamı ile; (... davacılar vekilinin bütün, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, mahkemece; bozmaya uyulmuş olmakla birlikte, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Zira, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın kamulaştırma tarihindeki kaim değeri ve bu değerin alım gücünün denkleştirici adalet ilkesi gereğince, dava tarihindeki ulaştığı miktarı bulunurken; (yeni ve eski para karıştırılarak) paradan 6 sıfır atıldığı dikkate alınmadığı gibi bozmada belirtilen hususlarda da işlem yapılmamıştır. (Bulunan miktardan kamulaştırma bedeli ve dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamı mahsup edildikten sonra kalan miktarının hüküm altına alınması gerektiği de düşünülmemiştir.) Eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; 88.000 TL tazminatın 16.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, davalı ..."ya yönelik davanın atiye terk edilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın işlemiş faiz ve asıl dava tarihi itibariyle faiz talebinin reddine dair verilen 23.05.2013 tarihli hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Dairemizin 02.12.2013 günlü ve 2013/17706 E. 16952 K. sayılı ilamı ile; (...Somut olayda; asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. Bu haliyle kurulan hüküm HUMK"nın 388 ve HMK"nın 297. maddesine uygun değildir.
Hal böyle olunca mahkemece; her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, bu ilke göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan; hüküm başlığında davalı olarak ..."ın ismi bulunmasına rağmen hükümde tazminatın davalı ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. (...) Hal böyle olunca davalı ... ölmüş ise mahkemece yapılacak iş; tüm mirasçılarını tespit edip, davetiye göndererek mirasçıların davaya iştiraklerini sağlamak, bu şekilde taraf teşkilini gerçekleştirmek suretiyle davaya devam ederek, hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
Yukarıda açıklanan bozma nedenlerine göre; sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine gerek görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyarak davalı ..."ın mirasçılarını davaya dahil eden mahkemece; üç kişilik mali müşavirden oluşan bilirkişi kurulundan (Dairemizin 22.03.2011 tarihli bozma ilamından sonra) aldırılmış olan rapor esas alınarak, asıl davanın kabulü ile 88.000 TL tazminatın 16.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile 161.340,95 TL tazminatın 16.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davalı ..."ya yönelik davanın atiye bırakılmış olması nedeniyle bu davalı hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle temyiz edenin sıfatı ile temyiz dilekçesinde belirtilen nedenlerle bağlı kalınarak yapılan inceleme sonucunda hükümde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 12.774.40 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.