3. Hukuk Dairesi 2015/17731 E. , 2016/4833 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 29.03.2016 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av. Meltem Tüten geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldügünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin müteahhit olan davalıdan 60.000 TL ödeme yaparak bir daire satın aldığını, sonrasında dairenin teslim edilmemesi üzerine satış bedeli için takip başlatıldığını, ancak davalı tarafın itirazı üzerine açılan davanın ise takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davalının halen satış bedelini müvekkiline iade etmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, dava konusu dairenin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, tescilin mümkün olmaması halinde taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin, bu talebin de mümkün olmaması halinde ise ödenen 60.000 TL"nin ödeme tarihinden, uğranılan kira kaybına karşılık ise 1.000 TL"nin ise dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 24.04.2012 tarihli celsede ise; dava konusu dairenin dava dışı 3. kişiye satıldığı, bu nedenle dairenin davacı adına tapuya tescilinin mümkün olmadığı belirtilerek; bedelle ilgili talepler hakkında karar verilmesi istenilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların bacanak olduğunu, 2001 yılında müvekkilinin yaptığı inşaatın 1. katındaki dairenin davacıya satılması hususunda tarafların anlaştığını, davacının ödemeleri aksatması üzerine müvekkilinin davacıya yapmakta olduğu başka bir binadan daire vermeyi teklif ettiğini, davacının bu teklifi kabul ettiğini ancak bir süre sonra davacının daire istemediğini, ödediği 10.200 TL nin faizi ile birlikte hesabına yatırılmasını talep ettiğini, davacının davasına dayanak yaptığı belgedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; ifanın davacı tarafından davalı aleyhine takibin başlatıldığı 27.09.2004 tarihinde imkansız hale geldiği, aldırılan bilirkişi raporu ile yapılan ödemenin ifanın imkansız hale geldiği tarihteki güncellenmiş değerinin 65.797,69 TL olduğunun belirlendiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, taleple bağlı kalınarak 60.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş ve Dairemizin 30.09.2013 günlü ve 2013/10469 E. 2013/13475 K. sayılı ilamı ile;
(... Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde olmadığı belirtilerek 60.000,00 TL"ye davalının temerrüde düştüğü 27.09.2004 gününden itibaren faiz işletilmesi yönünde hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeksizin, dava tarihi olan 14.03.2011 gününden itibaren faiz yürütülmesi yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus davacı lehine hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK"nın 297/1 maddesinde hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı; 297/2.maddesinde de; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı vekili, taşınmazın zamanında teslim edilmemesi nedeniyle kira geliri kaybına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.000,00 TL"nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, davacının kira talebine ilişkin olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmeksizin, HMK"nın 297/2 maddesi gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; alacak talebinin kabulü ile 60.000 TL "nin 27.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesin
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3.073,60 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 29.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.