Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu K.. Mahallesi çalışma alanında bulunan dava konusu 1043 ada 24 ve 42 parsel sayılı 8.040,87 ve 9.133,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı nedeniyle ve mütagayyip şahıslardan kaldığı belirtilerek davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı İ.. K.., miras yolu ile gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapunun iptali ile adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı İ.. K.. tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kaldığı ve zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Kadastro tutanak içeriklerinden çekişmeli taşınmazların davacının zilyetliğinde olduğu ancak 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına oluşan tapu kayıtları kapsamında kaldığı ve kaçak ve yitik kişilerden Hazineye intikal ettiği gerekçesiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 46/1. maddesi, "4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur." hükmünü içermektedir. Buna göre, 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların, öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve tescil tarihi itibariyle zilyetleri yararına bu Yasa uyarınca (3402 sayılı Yasa 14 vd. maddeleri) kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılması halinde zilyetleri adına tescil edilmeleri gerekmektedir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kaldığı kabul edilmiş ise de, bir köyde kaçak ve yitik kişi sayılan kişilerin de yaşamış olması o köyde bulunan tüm taşınmazların onlardan kaldığı sonucunu doğurmaz. Kaldı ki dava konusu taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kalıp kalmadığına ilişkin mahkemece yapılan araştırma sonucunda da bu konuda resmi kayıt ve belgeye rastlanılmadığı anlaşılmaktadır. Komşu taşınmazlara uygulanan kayıtlarda da, dava konusu taşınmaz yönlerinin kaçak ve yitik kişi okumaması nedeniyle, yerel bilirkişi ve tanık sözlerine göre toprak tevzi çalışmaları sırasında Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanunu"nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleştiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.