(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2013/1838 E. , 2013/3840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı-k.davalı tarafından, davalı-k.davacı aleyhine 11.03.2010 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, karşı dava ile de tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 28.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-k.davacı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalı ile elbirliği ile malik oldukları 511 parsel sayılı taşınmazın tamamına davalının inşaat yaparak elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesini ve inşaatın durdurulmasını istemiştir.
Davalı, karşı dava ile taşınmazda yaptığı duvar ve inşaat bedelinin zemin değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, taşınmazın adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, hükmü davalı-karşı davacı ... temyiz etmiştir.
Dairemizin 29.04.2011 gün 2011/4391 – 5808K. sayılı bozma ilamında mahkeme kararı özetle; " kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması ve usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği" nedenleriyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, hükmü davalı-karşı davacı ... temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2013/1838-3840 -2-
2-Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. O yüzden mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durulması, başka bir anlatımla taşınmazın tüm paydaşların katıldığı kullanma paylaşımına konu olup olmadığının, tarafların bu konudaki delilleri istenerek açıklığa kavuşturulması gerekir.
Yapılacak inceleme ve araştırma sonucu dava konusu taşınmazın bütün paydaşlarının katılması suretiyle kullanma taksimine tabi tutulduğu ve bilirkişilerin rapor ve krokilerinde belirledikleri alanın davacıya veya onun murislerine bırakıldığı saptanırsa, davalının taksimen davacıya bırakılan taşınmaza elatması haksız olacağından elatmanın önlenmesi kararı verilmeli, aksi halde payı sebebiyle davalının da taşınmazda yararlanma hakkı olacağından, elatmanın önlenmesi isteği reddolunmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ve araştırmayla elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bent uyarınca davalı-karşı davacının temyiz isteminin kabulü ile hükmün yazılı gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 15.03.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.