10. Hukuk Dairesi 2015/648 E. , 2015/6626 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
İşkazası sonucu vefat eden sigortalının haksahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle oluşan Kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini tarafların avukatlarının istemesi ve davalı avukatının duruşma talep etmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07.04.2015 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacı adına Av. ..., davalı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunarak işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)5510 sayılı Kanunun 4/a bendi; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağını, 12. maddesi; 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşların işveren olduğunu düzenlemiştir. 13. madde de ise; iş kazasının tanımına ve koşullarına yer verilerek, b bendinde, “İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle" meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen özüre uğratan olayın iş kazası olduğu belirtilmiştir.
İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğunu düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin birinci fıkrasında; sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya
sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
21. maddesinin dördüncü fıkrası, üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir.Anılan fıkrada geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup, söz konusu işverenlerin sorumluluğu için iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir.
Eldeki davanın, işveren sıfatıyla davalıya karşı açıldığı anlaşılmakta olup, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda, davaya konu işkazasında işveren ve sigortalı yönünden değerlendirme yapılmış olup, üçüncü bir kişi yönünden ise değerlendirme yapılmamıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden sigortalının çalışmalarının davalı değil; davalı ile aynı bina içerisinde faaliyet gösteren davadışı...Aliminyum Cephe Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti. tarafından Kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davalı ve...Aliminyum Cephe Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti. arasındaki hukuki ve fiili ilişkinin ne olduğu, işkazasına konu aracın kime ait olduğu, sigortalının görevinin niteliği, çalışma zamanları ve görevi nedeniyle kimden yada kimlerden talimat aldığı, davalı ile arasında zaman ve bağımlılık unsurunu içerecek biçimde hizmet akdinin mevcut bulunup bulunmadığı, dolayısıyla fiilen birden fazla işveren durumunun sözkonusu olup olmadığı araştırılıp belirlenerek, sigortalının işvereni/işverenlerinin kim olduğu hususu hiçbir kuşku ve duraksamaya imkan vermeyecek biçimde belirlenip, gerektiğinde HMK.’nın 124. maddesi gereğince davacıya mehil verilmek suretiyle husumet yöneltmesi sağlanması gereken gerçek işverenin davaya iştiraki sağlandıktan sonra kusur incelemesinin yapılması gerekir.
2-)Mevcut bilgi ve belgelere göre, haksahibi eşe bağlanan ölüm gelirine 5510 sayılı Kanunun 54. maddesinin uygulanıp uygulanmadığı veya gelirin fiili ödemeye dönüşüp dönüşmediği konusunda hiçbir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlere göre sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya, davalı avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 07.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.