19. Hukuk Dairesi 2018/3476 E. , 2019/5302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı tarafından davalıdan satın alınan beton karşılığında davalıya üç adet çek verildiğini, bu çeklerin süresinde ödenememesi nedeniyle davalı tarafından icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından takipten sonra davalı şirketin hesabına banka kanalıyla ödeme yapıldığını ancak bu ödemelerin davalı tarafça icra dosyasına bildirilmeyerek davacı aleyhine takibe devam edildiğini ileri sürerek davacının davalıya 660.000,00 TL borçlu olmadığının tespitini, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının davacı şirketten olan alacağının tahsili için kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yaptığını, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin borçlu davacı şirketin cari hesaptan kaynaklanan diğer borçlarından mahsup edildiğini savunarak davanın reddini ve icra inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece verilen davanın kısmen kabulü kararı, Dairemiz 2014/761 esas ve 2014/3844 karar sayılı, 27.02.2014 tarihli ilamı ile, davacı borçlunun banka dekontlarına yazdırdığı meşruhattan ödemelerin takip dayanağı senetlere ait olduğunun kabulünün gerektiği, ödemelerin bir başka alacağına mahsup edildiğine dair savunmayı davalının usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği, buna göre mahkemece yapılması gereken işin, davalı alacaklının takip konusu yaptığı miktardan davacı ödemelerinin BK md. 84"de gözetilerek mahsup edilip, gerekli görüldüğünde bu hesaplama bakımından konusunda uzman bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınarak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi olduğu gibi İİK"nın 72. maddesi hükmü gereğince davalı alacaklı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için verilen ve infaz edilen bir tedbir kararı nedeniyle davalı alacaklının alacağına geç ulaşmış olmasının kanıtlanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu ödemelerin takip dayanağı senetlere ait olmadığının davalı alacaklı tarafından kanıtlanamadığı, BK’nun 84. maddesi de gözetilerek davalı alacaklının takip konusu yaptığı miktardan davacı ödemelerinin mahsubu sonrası dava tarihi itibariyle davacının davalıya 511.966,76 TL borçlu olmadığı, davalı alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olmadığı, mahkemenin 28.12.2009 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile takip durduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 511.966,76 TL borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine, alacağın geç alınmış olmasından doğan tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden yapılan incelemede, mahkeme hükmünün davalı vekiline 31.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin HUMK"nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 18.09.2018 tarihinde uyap sistemine e-imzalı olarak kaydedildiği anlaşılmıştır. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilince süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin adli yardım talepli temyiz istemine gelince, davacı vekili maktu temyiz ve temyiz başvuru harcı ile posta gideri yatırdıktan sonra başka gidere gerek olmadığı halde adli yardım talep etmiş ise de, bu aşamada adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3-İİK"nın 72/4. maddesi hükmü uyarınca tazminata hükmolunabilmesi için menfi tespit davasına konu icra takibinin ihtiyati tedbir talebi ile durdurulmuş olması ve alacaklının alacağını geç almış olması gerekir. Somut olayda mahkemece verilen tedbir kararının uygulanmadığı bu nedenle yukarıda belirtilen yasa hükmündeki koşulların oluşmadığı anlaşıldığından mahkemece davalının icra tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekir ise de yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle adli yardım talebi hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 1. bendinin 3. fıkrasında yazılı olan “Tedbir kararı nedeniyle takip durduğundan davalı alacaklı lehine davanın reddedilen kısmı olan 205.238,12 TL üzerinden hesap edilecek % 40 oranında tazminatı davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” cümlesinin çıkarılarak hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 26/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.