7. Hukuk Dairesi 2015/1401 E. , 2016/8847 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı vekili, mevsimlik işçilik döneminde geçen çalışmalarının derece ve kademesinde dikkate alınmaması nedeniyle derece kademesinin tespiti ile ücret farkı, akdi ilave tediye farkı, yasal ilave tediye farkı, yıpranma primi farkı ve yıllık izin alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Dosya kapsamından davacının 23.08.1988 tarihinde işe başladığı 02.02.2001 tarihinde daimi kadroya alındığı ve 14.04.2011 tarihinde ise emekli olduğu anlaşılmaktadır. Karara esas alınan bilirkişi raporunda yalnızca davacının kadroya geçmesinden önceki döneme dair değerlendirme yapılarak davacının alacaklı olduğu izin ücreti tutarı hesaplanmakla yetinilmiş ve emekli olduktan sonra ödenen yıllık izin ücreti de bu tutardan mahsup edilerek davacının yıllık izin ücreti miktarı belirlenmiştir. Mahkemece anılan bilirkişi raporuna atıfla yıl içerisinde 11 ayın üzerine çıkan çalışma bulunması halinde ilgili yıl için mevsimlik iş ilişkisinin dışında çıkıldığı kabul edilerek davacının yıllık izne hak kazandığına dair değerlendirmesi yerinde ise de, davacının kadroya geçmesinden sonraki dönem bakımından bir araştırma yapılmamıştır.
Yapılacak iş; yıllık izin kullanımına ve varsa yıllık izin karşılığı yapılan ödemelere dair tüm belgeler getirtildikten sonra davacının kadroya alınmasından sonraki dönemde de yıllık izin ücreti alacaklısı olup olmadığını belirlemek ve çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir.
3- Dosya kapsamına göre; davacı tarafça HMK 107. maddesine göre belirsiz alacak davası açılmış olmakla yasal ilave tediye ücretine ve yıllık izin ücretine dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava ve ıslah tarihinden faiz işletilmesi ayrıca davacı dava ve miktar artırım dilekçesinde en yüksek banka mevduat faizi talep ettiğinden yasal faiz oranını aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizine hükmetmek gerekirken doğrudan yasal faize hükmedilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
4- Yıllık izin ücreti alacağı bakımından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı işçinin hak kazandığı brüt yıllık izin ücreti alacağından, damga ve gelir vergisi kesintilerinin yapılmasıyla yetinilerek, alacağın net miktarı tespit edilmiştir.
Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 80. maddesi uygulamasında (b) bendinde sayılan “Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.” ücretler sigorta priminden muaf olup, (c) bendine göre “c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.” düzenlemesi yer almakla yıllık izin istisna kapsamında kalmadığından prime esas kazançlar içerisinde olup sadece gelir ve damga vergisi kesilerek alacağın net tutarının belirlenmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 20/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.